Muhasebecinin Bağımsız Denetçi olmaya yolculuğu…
Yıldızlara ulaşmaya kafamız dik koşarken önümüzü çok iyi görerek çukurun da varlığını kabul etmeliyiz. Bağımsız Denetim ve Bağımsız Denetçi ikilisindeki durumumuz aynen yukardaki yazı gibi. Bir yandan devlet yasa ve…
5 Ağustos 2014 20:08
Yıldızlara ulaşmaya kafamız dik koşarken önümüzü çok iyi görerek çukurun da varlığını kabul etmeliyiz.
Bağımsız Denetim ve Bağımsız Denetçi ikilisindeki durumumuz aynen yukardaki yazı gibi.
Bir yandan devlet yasa ve kanunlar ile meslek mensubunu boğarken diğer yandan adam sendeci yaklaşımı adet edinmiş büyük bir kitle.Ve bunlar 3568 sayılı yasa ile ortaya çıkan sığ ve hantal bir topluluk olarak bu gailede var oldular devşiren devşirdi ve evrildi, evrilemeyen zamanın geçmesini beklemektedir.(!)
İlgili yasanın revize edilmesi gerektiği artık bir vakadır.
Çünkü ne mevcut meslektaşları ve ne de yenileri topluma kazandıramayan hali ile güven telkin etmeyen bir yapılaşmaya hizmet etmektedir.
Meslek Odalarının öngörü yoksunluğunda meslektaşın aymazlığı ile ne muhasebe mesleği ileri gidebilmiş ve dahi sonrasında ise Denetimin sıfır olduğu nerdeye kabül edilen memleketimde denetimin mesleği sancılar çekmektedir.
Tüm bu sorunların gölgesinde meslek mensuplarının kendini güncellememelerinde sıkıntı olmasına rağmen ruhu itibari güzel bir gelecek bizleri beklemektedir.
Kabül edilebilir seviyelere gelene kadar mücadele yongasında çok kırılmalar olacak.
Denetim faslının çok net olarak önemine binaen Muhasebecilikten Bağımsız Denetçi’ ye geçiş döneminde elbet birtakım açmazlarımız olacaktır.Bunun için yapılan düzenlemeleri takip ederek işin aslını görmekte yarar vardır. TTK kanunu 397-406.maddeleri daha hala Sayın Meslektaşlar okuyamadıkları (!) için ilerde neler ile karşılanacağından bi haber hala o at gözlükler ile muhasebenin statükocuları olarak kaldılar.
“Hala giren borçlu,çıkan alacaklı” tadındalar yani..
Bağımsız denetimin bugünlere gelmesi dünya jargonunda bir süreçtir ve bunun Türkiye ye yansıması da entegre olmak adına hemen olmamıştır.
Bu kırılmalarda ise hakeden yoluna devam ederek diğerlerini sollayacak.
Şu an durağan gözüken Bağımsız Denetim camiası daha önce sınırlı sayıdaki şirketlerin incelenmesi faslını geçerek tabana yayıldıkça denetim canlanarak oluşumunu tamamlamaya çalışacaktır.
Kamu Gözetim Kurumu (KGK)bu anlamda piyasayı vesayet altında tutmadan denetler vasfında bulunmalı.
Gözetimi konfederasyon,birlik,oda,dernek her ne ise bu STK’lara bırakarak sadece yanlış yapanı haksız rekabette olanı denetlemelidir.
Eğitim ve öğretim aşamasında da yine KGK büyük görevleri üstlenerek meslektaş camiasına ulaşmalıdır.
Devletin asık suratı yerine hiç değilse geleceğinin bekaası olan bu denetim mesleğini icra edecek olanlarla gülen yüzünde vatan samimiyetini göstererek algı yaratmalıdır.
Bunun karşılığında ise Sayın Meslektaşlarımız canı gönülden evrilmeyi isteyerek gelişimlerini tamamlamaları gerekir.Yani devşirme olarak yeni kurulan dünyaya entegre olmak adına feragat edecekler.
Nasıl olacak bu..!!
Terminoloji olarak bile yan yana yazsak sayfalara sığmayacak bir terminiloji nasıl olacak da hemen akıllara kazınacak..Zamanı geldikçe bakar kaynakçasını buluruz diyen cühela takımının yüzünden bir arpa boyu yol alamadıkta arpalıklar inşa etmedikmi.
O zaman IFRS,UFRS,SOX,SUKUK,PCAOB,TI,YÖNERGE 4-7-8 v.s.v.s. tüm bu standart,kural ve yönergelerin ne anlama geldiğini öğrenememek ve bilmeden bu vatana hizmet ettiğini sanmak ne kadar acıdır..
Big four denetim neden big five olmaz ve bunlardan biri de neden Türkiye de olmaz.
Bu vesile ile yüksek risk finanslarının alınıp / satıldığı küresel köyümüzde önlemlerimizi çok daha yumuşak sert alarak az seviyeli siyasete monte etmemiz zaruridir.
Konsolide analizleri yapacak beyinlere birleşerek büyüyecek firma irileri lazımdır.
Bu büyüklükleri ekip ruhunda hazırlanan bir ve bütün finansal analiz tabloları ile risk öngörülerini azami durumunda azaltacak rasyolara ihtiyaç vardır.
Görmezden gelerek tünele girdiğiniz vakit bir yere kadar ulaşabilir ve fakat ışığa ulaşamayabilirsiniz.
Selahattin İPEK
SMMM-BAĞIMSIZ DENETÇİ
KRAL ÇIPLAK !!!
KRAL ÇIPLAK !!! Gelecek denilen zaman sorunsalı bir kaygının şaheseridir aslında. Bu sebeple geleceğimizi konuşmak kadar olağan bir davranış yoktur var olmaz da. İnançlar ve her türlü ” izm ”…
KRAL ÇIPLAK !!!
Gelecek denilen zaman sorunsalı bir kaygının şaheseridir aslında.
Bu sebeple geleceğimizi konuşmak kadar olağan bir davranış yoktur var olmaz da.
İnançlar ve her türlü ” izm ” olgusunda birey gelecek için hazırlanır ve tüm hazırlıklarınıda ona göre yapar.
Buradan yola çıkarak kurumların doğuşu ve büyümesi yani o çatıyı var eden bireylerin çığ gibi kenet olarak kuvvetle geleceğe yürümeleri de hep bir devamlı var olma sebebinde gizlidir.
Bu itibar ile Sayın Gökhan Uygur Üstadımın aşağıda paylaştığım yazısını paylaşarak grup bilinci ile düşüncelerinizi yorumlayarak kaleme almanızı ve yönlendirici önerilerinizi yazmanızı istemektir amaç.
Başlık ve içerik olarak ters paralellik kurabileceğimiz bir resim çizilebilir ve okuyucu bu şekilde bypass edilerek asıl düşünmesi gereken gündemi veya noktayı düşünmesi sağlanabilir.
Kısaca bireyin BEN MERKEZİYETÇİLİĞİNDEN BİZ MERKEZİNE geçememe sorunsalı üzerinde durabiliriz. Liderlik etme ve önder olmak her bireyin sahip olabileceği bir durum değil. Durumdan vazife çıkararak kendini yerine göre ateşe atmaktır liderlik bir anlamda. Ve o anlamı kuvvetlendiren ehilliğe de sahipseniz bu defa kitleyi yanınıza alırsınız.Nereye kadar?
İşte mihenk olan nokta burada saklı..Erdem eğer Hak ve Adaletli bir yol izleyerek memnunluk mottosunu yukarıya almış isek devamlılığını sağlamak ve ilelebet payidar kalmasını istiyorsak da temelini meri kanunlar ile iyi atarak kurumlar marifeti ile geleceğe taşımamız gerekecektir.
Kurum lideri yıllar yılı yaşatabilir ve fakat asla lider bir kurumu çok uzun zamanlara taşıyamaz…
Bu sebeple kurum yönetiminin demokratik bir ortamda,variyetine bırakılarak eşit seçme ve seçilme hakkı doğrultusunda yöneticiler tayini ile doğru çizgisinden ayrılmadan geleceğe yolculuk etmesinde fayda vardır.Bir şey kendiliğinden ortaya çıkmış oldu işte.Farkındalık..(!)
Lider seçilmez ve fakat yönetici seçilendir..Yani güç seçendedir.
Müreffeh yarınlara ulaşmanın dayanılmaz cazibesi, adımıza hareketle seçtiğimiz yöneticilerin elbet yanlış yapabilme haklarına karşı bunları önceden öngören ve duru görü sağlam denetimler ile olur.
Denetçi denilen eğer hile ve onun kardeşi şüpheden hareketle bu denetimlerini yaparak risk ve finansal analizler eşiğinde o kurumu geleceğe hazırlamakla kaimdir.
Tarihsel bir panaroma içinde bakacak olursak konuya halkın denetçiliği de öncelikle mizah kültürü ve bunun neticesinde pandomim ve dahi Türk toplumunda da Hacivat ve Karagöz ile oluşmuştur.V.s.
Yani söylenemeyen ve yazılamayanların ifade şekilleri.
Bunlar zamanla zaman içinde demokrasi çoktan sesliliğinde farklı argümanlarla denetlenir ve kurumların başında olanların yanlışları gösterilerek yerine hak eden yenilerin gelmesi sağlanır.
Su akar yolunu bulur..
Şimdi yazarın son sözü;
“Krallara hizmet etmedik etmeyeceğiz, Baronların yanında yer almadık yeni baronlar yaratmayacağız “
Bu kalbi düşünce ile yarınlar için ayağa kalktık ve dostlarımızla ağır ama emin adımlarla yolumuza devam edeceğiz.
Bizi bir araya getirmenin gayreti içinde kimseyi ötekileştirmeden ve dahi kutuplaştırmadan her kesimin sesi olmaya namzet birlik fikriyatı ile oluşumu tamamlayarak gerçek ehil olana devredene kadar bu figüre figüranlık etmeye söz verdik.
Şimdiye kadar var olupda sözüm ona kendini elit ve kebir gören markaların (!) güdümünden uzak güdülmeye dur diyenleri yanımızda görmek istiyoruz.
Bizim ayağa ve atağa kalkmamız neticesinde aslında hazirunda bulunanların ruhu cilalandı ve yaptıkları işi anlatamadıkları için daha bir alemde görünür oldular..
Önceleri kendilerini cılız ifade ederek vazgeçilemezler (!), egolarını tatmin edecek küçük gruplar kuranlar
TÜM BAĞIMSIZ DENETÇİLER BİRLİĞİ’ nin doğru,hızlı,atak ve cesur, konuya vakıf v.s. yaklaşımlar çerçevesinde ve yine teknolojinin kullanımı ile görsel temaların çarpıcı paylaşımları ile kendilerini buldular tahminindeyiz.
Kendi hallerinde orada burada görünerek seyr-ü sefer edenler aleme açılmayı fırsat bildiler.
Meslektaş camiası olarak sesini duyurmak ve bende bu taşın altında elim var demek isteyene kapımızda açık gönlümüzde açık. Kapıya vura değil herşeyden önce gönlümüze vurana buyurun gelin diyoruz.
Hasbel kader bu oluşumu götürmeye çalışanlar olarak eğer Ben daha iyi yaparım diyenler varsa onu arıyoruz ve devretmeye hazırız. Ki kalbi yaklaştığımızın işareti Sizlerin gönül gözü ile algıladığınız kadardır.
Bu sebeple kişilerin kendilerini tartarak nerede durmaları gerektiği tasarruflarındadır.
Gökhan Uygur Üstadın yazısını bilerek paylaşıp üst yazı yazmak istemedim.
Başka bir yerde yazımı paylaşmak istemiyorum diye küsme hakkını kullandığından O’nun yerine aşağıya alıyorum. Yorumlarınızla katkılarınızı bekliyoruz.
Saygılarımla..
*** YAZILAMAYANLAR YAZILABİLİYOR İSE UMUT VARDIR.
Kişiler mi önemlidir kurumlar mı sorusunu kendinize sorduğunuzda kurumlar dersiniz. Siz o kuruma önderlik ettiğinizde de bu sorunun cevabını kişiler olarak cevaplarsınız.
İnsan denilen varlığın içinden çıkamadığı tek sorun budur.
Aynı sorunu yeniden yaşıyoruz.
Bir çok kez de yaşayacağız.
Kişilerin önderlik etme becerilerinin tıkandığı yerde ideolojiler yardımına koşar.Kurumların tıkandığı yerlerde ise kişilerin fikirleri yardıma koşar.
Kişilerin olduğu yerde diğer fikirlerin önemi yoktur. Kurumların olduğu yerde ise ideolojilere yer yoktur. Her ikisinin ortak olduğu tek payda var oluş sebebinin merkezinde olmalarıdır.
Erwin Piscator’un yazdığı politik tiyatro adlı eserinde politikayı gerçekleri gösterme sanatı olarak değil, gerçeklerin istenilen yanını gösterme sanatı olarak betimlemiştir ki fazlası ile doğrudur.
Yukarıdaki yazılardan yola çıkarak bir değerlendirme yaptığımızda, Birisi yada birileri bir kurum oluşumunu kendi fikirleri üzerine kuruyor ise ,bir kurum oluşumunu kişi yada ideolojilerin dışında kurar iken diğerlerini dışarıda tutmaya çalışıyor ise ,her ikisinin de kirlenmiş olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dolayısı ile bu tip oluşumların içinde yer almak sahip olduğum bireysel değerlerimle örtüşmez.
Zamanla su akar,yolunu bulur. Bizler sadece olayın figüranları olarak kalmaz zorundayız. Asıl kahraman bağımsız denetimdir ve layık olduğu yere belki bugün değil ama gelecekte mutlaka çıkacaktır.
Saygılarımla, ***
Selahattin İPEK / SMMM -Bağımsız Denetçi
ipek@ipekmalimusavirlik.com
YA HEP YA HİÇ DEMEDEN ÖNCE !!!
YA HEP YA HİÇ DEMEDEN ÖNCE !!! Tüketici Konseyi Yönetmeliği bildiğiniz üzere 01 Ağustos 2003 yılında değişiklik yapılarak gündeme alınan yönetmelik yeni hali ile 05 Temmuz 2014 de 29051 sayılı…
YA HEP YA HİÇ DEMEDEN ÖNCE !!!
Tüketici Konseyi Yönetmeliği bildiğiniz üzere 01 Ağustos 2003 yılında değişiklik yapılarak gündeme alınan yönetmelik yeni hali ile 05 Temmuz 2014 de 29051 sayılı Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Ve fakat meslektaşlarıma sormak isterim;
Bu kadar meslek ve meslektaş siyaseti yapıyorum diyen sizler (hakkı ile yapanları şükranla anıyorum) veya adınıza kurulduğunu söyledikleri en az yedi kişi ve dahi toplamı birçok yerde 20-30 bilemediniz 80-100 kişi üye oluşturularak kurulan bağımsız denetçi derneklerinden gereken yüksek ses çıkmamıştır.
Neden diye soranlara Tüketici Konseyi’ni oluşturan konseyi aşağıda yönetmeliği tam aldım, kontrol etsinler..
Müşavir, Denetçi veya bu meslekleri meslektaş adına savunan öneri ve eleştiriler sunan oluşumlardan biri acaba burada var mı..?
Neredeyse Bizim kapıcı Ali Efendi var ama, her nedense ne Bağımsız Denetçi ne de Mali Müşavir oluşumlarından bir üye yok..
Şimdiye kadar üyesine sahip çıkamayan ve hantal bir yapıya bürünen meslek örgütümüzün tepe ismi TÜRMOB kendini revize ederek artık daha aklı başında radikal kararlar alarak ufuklar çizmelidir.
Bu sebeple göz önünde çıplaklığı ile duran tamamı tutulmayan ve devamlı haksız olarak istediğimiz emek karşılığını alamayan bir meslektaşlar güruhu olarak ayağa kalkarak ne kadar güçlü olabileceğimizi göstermenin zamanı gelmiştir.
Meslektaş olarak tek çıkan seslerimizi artık o cılızlıktan kurtararak bir bir, yan yana gelmek sureti ile gür ve dosta güven veren fakat düşmana aman vermeyin hale getirmeliyiz.
Bakın bir şeye daha dikkat çekmek isterim Türkiye panaromasında ekonomik olarak hep şu yazılır ve çizilir;
ülkenin %95’ini %5 yönetiyor.Veya ülkenin %95 = %5 başka bir açıklaması varsa buyurun.
Gelir adaletsizliğien bakarmısınız.
Buna bu elit, ekabir sınıf PERDELEME yaparak bizden daha çok isyan eder üstelik..Bizde onların gazı ile adaletsiz dağılım üzerinden bindirme yaparız.
Peki sorarım 10 adet defteri bile bulamayanın yanında 300-400 defteri olan yok mu
Meselenin özü olarak bu kadar da kalarak fabrika gibi çalışan müşavirlik büroları ve kendini marka sanan müşavirlerimizin fazla canını sıkmayalım..
İşte bu adaletsiz dağılımın mesleğimizde de var olmasının önüne ancak Bağımsız Denetim mesleğinin yeni yeni kurgulanan bu alt yapısın çok iyi düzenlenmesi gerekir ki yoksa kadük kalarak etkisini kaybeden 3568 sayılı yasa gibi hantal bir şeyler aktive edemeyen ve yine aktivisti olmayan bir yapıya bürünürüz.
Üst yapı örgütünün tam yetki ile standartları oluşturan ve kendisine bağlı odaları veya dernekleri ancak va ancak enforme eden yapıya evrilmesi gerekir ki Kamu Gözetim Kurumu GÖZETİM ayağında kalsın.
Yoksa önceki yapıdan yani TÜRMOB dan bir farkımız kalmaz.
TÜRMOB bir üst organ olarak bizleri göremeyip birey üzerine yapılarını oturtamadığı için yok olur gideriz.
Dolayısı ile de toplumda saygınlığı olmayan herkesin bizim mesleğimizi yaptığı bir ne idüğü belirsiz mesleği yapanlar olarak devam edip HİÇBİR ŞEY oluruz.
Sonuç mu TÜRMOB’ da artık HİÇ SAYILIYOR, yok olmuş bir tek kendi farkında değil..
Tıpkı Tüketici Konseyi 5.madde de olduğu gib…
Saygılarımla…
Selahattin İPEK
SMMM/BĞIMSIZ DENETÇİ
Yönetmelik tam metni aşağıdadır..
05 Temmuz 2014 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 29051
Gümrük ve Ticaret Bakanlığından:
TÜKETİCİ KONSEYİ YÖNETMELİĞİ
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; Tüketici Konseyinin kuruluş ve görevleri ile toplantı, çalışma usul ve esaslarını düzenlemektir.
Dayanak
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 64 ve 84 üncü maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Bakan: Gümrük ve Ticaret Bakanını,
b) Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını,
c) Bakan Yardımcısı: Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısını,
ç) Başkan: Konsey Başkanını,
d) Genel Müdürlük: Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğünü,
e) Genel Müdür: Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürünü,
f) Kanun: 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu,
g) Konsey: Tüketici Konseyini,
ğ) Müsteşar: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarını,
h) Tüketici Örgütleri: Tüketicinin korunması amacıyla kurulan dernek, vakıf veya bunların üst kuruluşlarını,
ı) Üye: Tüketici Konseyi üyesini,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Kuruluş ve Görevler
Kuruluş
MADDE 4 – (1) Tüketicinin sorunlarının ve ihtiyaçlarının belirlenmesi ile çıkarlarının korunmasına ilişkin gerekli tedbirleri araştırmak ve Kanunun uygulanmasına yönelik tedbirlere dair görüşleri öncelikle ele alınmak üzere ve ilgili mercilere iletmek amacıyla Tüketici Konseyi kurulur. Tüketici Konseyi yılda en az bir kez Bakanlığın koordinatörlüğünde toplanır.
Başkan ve üyeler
MADDE 5 – (1) Konsey, Bakanın veya görevlendireceği Bakan Yardımcısı, Müsteşar veya Müsteşar Yardımcısının başkanlığında aşağıda sayılan üyelerden oluşur:
a) Adalet Bakanlığından bir temsilci,
b) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından bir temsilci,
c) Avrupa Birliği Bakanlığından bir temsilci,
ç) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından bir temsilci,
d) Çevre ve Şehircilik Bakanlığından bir temsilci,
e) Ekonomi Bakanlığından bir temsilci,
f) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından bir temsilci,
g) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından bir temsilci,
ğ) Gümrük ve Ticaret Bakanlığından iki temsilci,
h) İçişleri Bakanlığından bir temsilci,
ı) Kalkınma Bakanlığından bir temsilci,
i) Kültür ve Turizm Bakanlığından bir temsilci,
j) Maliye Bakanlığından bir temsilci,
k) Milli Eğitim Bakanlığından bir temsilci,
l) Sağlık Bakanlığından bir temsilci,
m) Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından bir temsilci,
n) Hazine Müsteşarlığından bir temsilci,
o) Türkiye İstatistik Kurumundan bir temsilci,
ö) Türk Standartları Enstitüsünden bir temsilci,
p) Rekabet Kurumundan bir temsilci,
r) Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan bir temsilci,
s) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan bir temsilci,
ş) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan bir temsilci,
t) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan bir temsilci,
u) Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliğinden bir temsilci,
ü) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan bir temsilci,
v) Diyanet İşleri Başkanlığından bir temsilci,
y) Yükseköğretim Kurulundan bir temsilci,
z) Ankara, İstanbul ve İzmir Büyükşehir belediyelerinden birer temsilci,
aa) Türkiye Belediyeler Birliğinden bir temsilci,
bb) İşçi sendikaları konfederasyonlarından birer temsilci,
cc) Memur sendikaları konfederasyonlarından birer temsilci,
çç) Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonundan bir temsilci,
dd) Türkiye Barolar Birliğinden bir temsilci,
ee) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden bir temsilci,
ff) Türk Eczacıları Birliğinden bir temsilci,
gg) Türk Tabipleri Birliğinden bir temsilci,
ğğ) Türk Dişhekimleri Birliğinden bir temsilci,
hh) Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonundan iki temsilci,
ıı) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden iki temsilci,
ii) Türkiye Bankalar Birliğinden bir temsilci,
jj) Türkiye Katılım Bankaları Birliğinden bir temsilci,
kk) Türkiye Seyahat Acenteleri Birliğinden bir temsilci,
ll) Türkiye Ziraat Odaları Birliğinden bir temsilci,
mm) Türkiye Perakendeciler Federasyonundan bir temsilci,
nn) Tüm Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonundan bir temsilci,
oo) Tüketici derneklerinden yirmi temsilci,
öö) Tüketici vakıflarından birer temsilci,
pp) Tüketici derneği üst kuruluşlarından ikişer temsilci.
Tüketici dernek temsilcilerinin seçimi
MADDE 6 – (1) Konseye katılacak tüketici derneklerince aşağıda yer alan bilgi ve belgelerin bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Genel Müdürlüğe verilmesi zorunludur:
a) Dernek kurucuları tarafından imzalanmış, ilgili kurumlarca onaylı dernek tüzüğü ve kuruluş bildirimi,
b) Yazışma ve tebligatı almaya yetkili kişi veya kişilerin adı, soyadı, T.C. kimlik numarası, yerleşim yerlerini ve tatbiki imzalarını gösterir yazı ve belgeler.
(2) İlgili dernekler, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine konu bilgi ve belgelerdeki değişiklikleri, değişiklik tarihini izleyen otuz gün içerisinde; Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra kurulacak olan tüketici dernekleri ise birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde sayılan bilgi ve belgeleri ilk genel kurul toplantısının yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde Genel Müdürlüğe bildirmek zorundadır.
(3) Konseye katılacak tüketici derneklerinin, merkez ve şubelerine kayıtlı üye sayılarını gösteren listelerin ve il veya ilçe mülki idare amirliği dernekler birimi tarafından kütüğe kaydedildiğini gösteren belgelerin aslını veya onaylınüshalarını her yıl Konseyin düzenlendiği yılın ilk ayının son işgününe kadar Genel Müdürlüğe yazılı olarak bildirmeleri zorunludur.
(4) Tüketici derneklerinin, konseye katılabilmeleri için konseyin düzenlendiği yıldan bir önceki yılın sonu itibariyle asgari bir yılını doldurmuş olmaları, halen faal tüketici derneği vasfını taşımaları gerekir.
(5) Bu maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen kriterleri taşıyan tüketici derneklerinden, kayıtlı üye sayısı en fazla olan ilk üç dernek dörder, ilk üç dernekten sonra gelen kayıtlı üye sayısı en fazla olan ilk sekiz dernek birer temsilci olmaküzere toplam yirmi kişi konseye katılır.
Konseyin görevleri
MADDE 7 – (1) Konseyin görevleri şunlardır:
a) Tüketicinin ihtiyaçlarının karşılanması ve çıkarlarının korunmasına ilişkin alınacak tedbirler konusunda araştırma ve çalışmalarda bulunmak,
b) Tüketicinin sorunlarının evrensel tüketici hakları doğrultusunda çözülmesi amacıyla alınacak tedbirler ile Kanunun uygulanmasına yönelik tedbirlere dair görüşleri karara bağlamak ve öncelikle ele alınmak üzere ilgili mercilere aktarmak,
c) Tüketicinin korunması ile ilgili kanun teklifleri, yönetmelik ve tebliğler hakkında görüş oluşturmak ve önerilerde bulunmak,
ç) Tüketicinin korunması alanındaki gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek,
d) Tüketicinin eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi amacıyla yazılı veya görsel materyaller hazırlanması konusundaönerilerde bulunmak,
e) Konseye katılan tüketici örgütleri temsilcileri arasından Reklam Kurulunda görevlendirilecek üyeyi seçmek,
f) Kuruluş amaçları doğrultusunda diğer görevleri yapmak.
Başkanın görevleri
MADDE 8 – (1) Başkanın görevleri şunlardır:
a) Konseye ve divana başkanlık yapmak,
b) Konseyin toplanma, tarih, yer ve gündemini tespit etmek,
c) Başkanlığa gönderilen rapor, tebliğ ve önerileri değerlendirerek uygun görülenleri görüşülmek üzere Konsey gündemine almak,
ç) Konsey çalışmalarının gündeme uygun olarak verimli ve düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak,
d) Konseyin faaliyetleri ile ilgili toplantı ve görüşmelerde Konseyi temsil etmek.
Sekretarya
MADDE 9 – (1) Konseyin sekretarya hizmetleri Genel Müdürlük tarafından yürütülür.
Sekretaryanın görevleri
MADDE 10 – (1) Sekretaryanın görevleri şunlardır:
a) Konseyin çalışmalarına esas olacak ön hazırlıkları yapmak,
b) Konseyin raportörlük, dosyalama ve arşiv faaliyetlerini yürütmek,
c) Konseyin toplanma tarihi ile yer ve gündemini Konsey üyelerine bildirmek,
ç) Konsey tutanaklarını dosyalamak ve alınan kararları ilgili kurum ve kuruluşlara iletmek,
d) Başkanın veya Konseyin uygun göreceği diğer işleri yapmak.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çalışma Usul ve Esasları
Çalışma şekli
MADDE 11 – (1) Konsey, Başkanın çağrısı üzerine yılda en az bir kez toplanır. Başkanın gerekli görmesi veyaüyelerin en az dörtte birinin Başkana yapacağı gerekçeli ve yazılı başvuru üzerine de olağanüstü toplanır. Bu tür toplantılar, başvuru tarihinden itibaren en geç iki ay içinde yapılır.
(2) Konseye davet, toplantı tarihinden en az bir ay önce gündem ile birlikte üyelere gönderilir.
Toplantı yeter sayısı
MADDE 12 – (1) Konsey, üye sayısının yarısından bir fazlasının katılımıyla toplanır. İlk toplantıda yeterliçoğunluk sağlanmazsa, toplantı iki ay içerisinde yapılır ve toplantı yeter sayısı aranmaz.
Oylama
MADDE 13 – (1) Konsey, gündemindeki konuları görüşerek karara bağlar. Kararlar, oylama anında hazır bulunanların oy çokluğu ile alınır. Oyların eşit çıkması halinde Başkanın oy kullandığı taraf çoğunluk sayılır.
(2) Kararların alınmasında açık oylama yapılır. Oylama sonucu alınan kararlar divan başkanlığınca toplantıtutanağına geçirilir.
Gündem
MADDE 14 – (1) Konsey gündemi Başkan tarafından belirlenir. Gündem maddelerinin görüşülmesine geçilmeden önce; Konseyde temsil edilen kuruluşlardan en az beş tanesinin, başkanlığa yapılan yazılı ve gerekçeli başvurusu üzerine, Konsey üyelerinin kabul etmesi halinde gündeme madde eklenir.
(2) Gündemde yer verilecek hususlar şunlardır:
a) Toplantı divanının oluşması için bir başkan yardımcısı ile toplantı tutanaklarını düzenleyecek iki katip üyenin seçilmesi,
b) Toplantı tutanaklarının yazılması ve imzalanması yetkisinin divana verilmesi,
c) Konsey gündemiyle ilgili rapor, tebliğ ve diğer belgelerin okunması, tartışılması ve kararların alınması,
ç) Konseye katılan tüketici örgütleri temsilcileri arasından Reklam Kurulunda görevlendirilecek üyenin seçilmesi,
d) Tüketicinin korunması ile ilgili diğer hususlar.
Divanın kuruluşu ve görevleri
MADDE 15 – (1) Divan; Başkan ile Konseye katılan temsilciler arasından Konsey tarafından seçilen bir başkan yardımcısı ve iki katip üyeden oluşur.
(2) Divan; Konseyi gündeme uygun olarak yönetmek, oy sayımı yapmak, görüş ve öneriler ile alınan kararlarıaçıklamak, bunların tutanağa kaydedilmesini sağlamakla görevlidir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Mali hükümler
MADDE 16 – (1) Bu Yönetmeliğin uygulanmasından kaynaklanan giderler, Bakanlık bütçesinden karşılanır.
Yürürlükten kaldırılan yönetmelik
MADDE 17 – (1) 1/8/2003 tarihli ve 25186 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tüketici Konseyi Yönetmeliğiyürürlükten kaldırılmıştır.
Yürürlük
MADDE 18 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 19 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.
TÜRKİYE’NİN GÖREMEDİĞİ ORTADOĞU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2004 yılında belirtmişti. Türkiye BOP(Büyük Ortadoğu Projesi) projesinin ev sahibiydi artık. Diyarbakır BOP projesinin başkenti olacaktı,parlayan bir yıldızı olacaktı. Yıllar sonra 2014 yılına gelindiğinde gördüğümüz tablo…
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2004 yılında belirtmişti.
Türkiye BOP(Büyük Ortadoğu Projesi) projesinin ev sahibiydi artık. Diyarbakır BOP projesinin başkenti olacaktı,parlayan bir yıldızı olacaktı.
Yıllar sonra 2014 yılına gelindiğinde gördüğümüz tablo BOP projesinin çökme noktasında olduğudur ve Erdoğan’ın hayallerinin suya düşmesine ramak kalmış olmasıdır.
Bir yanda tehditlerle ilerleyen bir çözüm süreci diğer yanda bir dönem sıcak pozlar verdiği ve düşman olduğu,üstüne Şam’da namaz kılacağım diyerek açıkça düşmanlığını palazlandırdığı Beşşar Esad’ın başına sarılan terörizmi alt etmeye yaklaşmış olması, Irak’ta Türkmenlerin durumu, Mısır’da Mursi’nin devrilişi.
Bu noktaya gelirken ABD-İsrail ve her zaman sözünü ettiği tüm dış mihrakların deyim yerindeyse gazlamalarına maruz kalan Türkiye terörizme finansman sağlayan ve silah taşıyan bir ülke haline geldi.
Irak Şam İslam Devleti tesadüf değildir. El-Nusra, Özgür(!) Suriye Ordusu tesadüf değildir.
Ve baharlar geldi geçti Arap coğrafyası çok baharlar gördü ve neticede durum Beşar’ın ve Tahrir’in lehine dönmüştür.
İran da tabloyu lehine çevirebilmiştir. Adı ile yanyana gelmeyecek olan ABD ile görüşmelere başlamış ve Ruhani yönetiminde ambargoları kaldırma yolunda adımlar atılmıştır..
Suriye’de planları tutmayan bu şebekeler Irak’ta İsrail’in yancısı Barzani’yi açıkça desteklediler.
“Kardeşimdir Barzani” derken Türkmenleri görmediler.Çünkü rantın yolu Türkmenlerden geçmiyordu.
Filistin günlerdir haykırıyor.
Açıklamalarla geçiştiriliyor.
16 yaşında siyonizmin askerlerine kurban giden Ebu Hudeyr’in babası “Oğlumun kanı karşılığında Filistin’in özgürlüğünü istiyorum”diyor. Ağlayan kimseyi ortalıkta göremedik maalesef…
Birileri Gazze’ye gitmek bir yana İsrail’e karşı direnişler vermiş ve 2006’da Lübnan’da savaşmış bir politik yapıya “Hizbuşşeytan”diyecek kadar realite yoksunu kalıyor.. (!)
Türkiye İsrail’e vaad edilen kutsal toprakları aslında birer birer kendi gerçekleştiriyor. ABD- ve İsrail etkisiyle bugün komşusuna, kendi öz Türkmeneline düşman olan bir ülke düşünün;
Katar ve Suud parasına tamah eden bir ülke düşünün…
Maalesef bu artık Türkiye’dir.
Işığın bu topraklardan doğması dileğiyle.
Selahattin İPEK
SMMM-Bağımsız Denetçi
Amortismana Tabi İktisadi Kıymet (ATİK) Satışlarının 1 nolu KDV Beyannamesinde gösterilmesi
Yazıyı paylaş "Amortismana Tabi İktisadi Kıymet (ATİK) Satışlarının 1 nolu KDV Beyannamesinde gösterilmesi"
Amortismana Tabi İktisadi Kıymet (ATİK) Satışlarının 1 nolu KDV Beyannamesinde gösterilmesi 10/06/2014 Tarih ve 66/2014-1sayılı KDV Sirkülerinde Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin geçiş dönemi uygulamasına ilişkin yıllardır meslek camiasında…
9 Temmuz 2014 00:44
Amortismana Tabi İktisadi Kıymet (ATİK) Satışlarının 1 nolu KDV Beyannamesinde gösterilmesi
10/06/2014 Tarih ve 66/2014-1sayılı KDV Sirkülerinde Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin geçiş dönemi uygulamasına ilişkin yıllardır meslek camiasında tereddüt edilen ve herkesin kendi düşüncesine göre doğru kabul ettiği hususlara ilişkin açıklamalar yer almıştır.
Söz konusu sirküler ile ;
“3. ATİK (Amortismana Tabi İktisadi Kıymet) Satışları
Mükelleflerin amortismana tabi iktisadi kıymet satışları 1 no.lu KDV beyannamesinin “Matrah” kulakçığının “Diğer İşlemler” tablosunda “503” kodlu “Amortismana tabi sabit kıymet (taşınmaz, taşıt araçları, demirbaş, makine ve teçhizat vb.) satışları” satırında beyan edilecektir.
Bu satışlar nedeniyle hesaplanan KDV’nin 1 no.lu KDV beyannamesinin “Matrah” kulakçığındaki “İlave edilecek KDV” satırına yazılmak suretiyle beyanı mümkün değildir.
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği, 1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş olup, bu tarihten sonraki işlemlere Tebliğde belirtilen usul ve esaslar uygulanır. Tebliğin yürürlük tarihinden önceki işlemlere ise mülga Tebliğlerde yer alan düzenlemelerin uygulanacağı açıktır.
Sayın Meslektaşlarım;
Amortismana Tabi İktisadi Kıymet(ATİK) satışı hakkında muhasebe kaydının nasıl daha iyi bir kayıtlanma olması gerektiği hususunu bir örneklem ile gösterecek olursak iki maddelik bir kaydı yaparak söz konusu sirkülerin gerektirdiği işlemi yapmış oluruz.
Hem KDV kanunu açısından beyannamede ve Bs formunda gösterilmesi açısından bir sıkıntı yaratmayacaktır.
——————-/—————————–
120 xx 10,100.00
600 xx 10,000.00
391 xx 100.00
——————-/—————————–
257 xx 5,000.00
623 xx 10,000.00
254 xx 12,000.00
679 xx 3,000.00
——————/——————————-
623 Hesap diğer satışların maliyeti (ATİK) olarak ele alınmıştır…
Bu arada bu işlemi 602 hesap kodu ile de kayıtlamak mümkündür.Ve fakat bazı vergi dairelerinin Kümülatif toplamdan dolayı izahat istemeleri dolayısı ile bu hesabın kullanılması pek de cazip görünmemektedir.
(Bu kayıt türünde gelir tablosu ile kümülatif satışlar arasında fark olmasını dipnotlarda mutlaka göstermek gereklidir.)
——————-/—————————–
120 xx 13,570.00
600/602 xx 11,500.00
391 xx 2,070.00
————-/————————
255 xx 12,500.00
623 xx 12,500.00
257 xx 2,500.00
679 xx 2.500,00
——————-/—————————–
679/689 hesab ATİK satış, kar/zarar durumuna göre kullanılabilir.
İki kayıtlama yönteminden birisini seçebiliriz böylece…
Bilanço Usulü defter tutanlardaki kayıtlama bu şekilde olabilirken işletme hesabına göre defter tutanlar KDV Beyanını nasıl yapacaklar hususu dikkat çekicidir.
Burada da maliyet unsurunu 623 nolu kebirin alt kırılımında (GİDER) açılan bir kod ile gösterirken satış kodunu ise yine 600 nolu hesabın alt kırılımında (SATIŞ) olarak göstermek mümkündür.
Saygılarımla…
Selahattin İPEK / Bağımsız Denetçi-SMMM
Beyanname İmzalatma Zorunluluğu (VUK Mükerrer Mad. 227)
2014 yılı mali tablolarına göre,
Aktif Toplamı: 6.385.000 TL ve Net Satışlar Toplamı: 12.766.000 TL’yi aşmayan kurumlar vergisi mükellefleri ile ticari, zirai ve serbest meslek kazançları dolayısıyla gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri 2015 yılı beyannamelerini, meslek mensuplarına imzalatmak zorundadırlar. Bu hadlerden herhangi birini aşan mükellefler ise beyannamelerini
dilerlerse YMM’lere tasdik ettireceklerdir.YMM ile Tam tasdik sözleşmesi yaptırmayan –ki böyle bir zorunluluk yok tabi – mükellefler, SM veya SMMM ‘lere imzalatılamayacağına göre idare tarafından beyannameleri nasıl ve ne şekilde alınacaktır ?GİB tarafından takibi yapılamaması yüzünden muallakta olan bu konunun ne kadar farkındayız. ?Limitleri aşan mükelleflerde beyanları SM veya SMMM imzalamaması gerektiği halde buna dikkat edenin çok olmadığı muhakkaktır.
İşte bu yüzden kanuni bir zorunluluk olmamasına rağmen, birçok YMM ‘nin hadler üzerindeki mükelleflere sanki zorunlulukmuş gibi tam tasdik sözleşmelerini yaparak haksız olarak yıllardır bir gelir elde etmişlerdir.
Bir nevi hırsızlık oltası değil midir?
Şirketler arasında tam tasdik sözleşmesi düzenleyenler incelenmez diye yanlış olan bir kanaat ile de bu durumu pekiştirerek işlerinin artması yönünde kullandılar.
Dolayısı ile işveren birazda korkusundan olsa gerek, tam tasdik yaptırarak denetimden kurtulacağını hedefliyor.YMM ‘lerde bu kanaatten yararlanarak sözleşmelerini yapmakta ve fakat bunun yanlış olduğunun özellikle bilinmesinde yarar vardır.
Beyannamelerini elektronik ortamda gönderebilmelerine izin verilen mükellefler diledikleri takdirde Tebliğ uyarınca elektronik beyanname göndermeye aracılık yetkisi verilmiş gerçek ve tüzel kişiler vasıtasıyla da beyannamelerini gönderebileceklerdir.
Bu demek oluyor ki, YMM ile ARACILIK SÖZLEŞMESİ yapmak sureti ile gelir ve kurum mükellefi beyanlarını gönderirler.Hem de tam tasdik ücretinden çok daha az bir ücretle bu işi yaparlar..Aynı şekilde SMMM ‘ler ile de ARACILIK SÖZLEŞMESİ yapılabilir mi?Hemen neden olmasın diyerek, limitler üzerinde zaten her iki meslek mensubunun da görevsiz olduğunun altını çizerek kanaatimi belirtmek isterim.Birine uygulanmayanın, diğerine uygulanırlığı olmaması gerekir.
Türmobun bu konudaki tutum ve davranışı nedir bilemiyorum.
Lakin firmanın muhsebeden yoksunluğu burada söz konusu bile edilmedi.
Yani bir başka sorunun varlığı şu ki, firmada kayıtlama artık ehil ellerden ziyade olmuştur.
Selahattin İPEK
SMMM-Bağımsız Denetçi
bdselahattinipek@gmail.com
Uygunluk Denetimi ve Sorumluluk (!)
Bilanço muhsabeye uygun, muhasebede belgeye uygun ve tek düzene uygunsa işlem tamam ve uygunluk denetimi gerçekleşmiş olmaktadır..
Mali Denetim (Financial Audit), Uygunluk Denetimi (Compliance Audit) ve Performans Denetimi (Performance Audit) standartları mevcuttur.
Yazımızın konusuna denetim standartına göreUygunluk Denetimi (Compliance Audit) ‘ni alarak, burada mali mevzuata ve diğer kanun ve tüm vergi tebliğlerine göre şirket ticari operasyonlarının gerçekleşip gerçekleşmediği , mevzuata uyulup uyulmadığı veya hangi düzeyde uyulduğunu belirlemek amacıyla yapılan denetimlerin ele avuca sığmaz, esnek pozisyonları üzerinden bazı noktalarına bakmaya gayret edilecektir..
Denetimlerde esas alınacak en önemli vurgu, taraflar kapsamındadır.
Konumuz gereği firma ve devleti taraf olarak alacağız.
Kanunların belirlediği kurallar çerçevesinde, kayıtlamanın yapılıp yapılmaması ve bu kayıtlama neticesinde de verginin doğru ve hakkaniyet dairesinde tahakkuk ederek ödenmesidir.
Uygunluk denetimide olması gereken yasak kurallar çerçevesinde, iş bu durumun ne kadar ve nasıl uygulanabildiğinin belirlenmesidir.
Mali işler, vergiler,bildirgeler, beyannameler vs alanlarda gerçekleşene bu alan aslında detay baktığımız vakit, çok daha geniş alanları içermektedir.
İncelenme,tespitlerin yapılması veya mali ve sgk müfettişlerinin, kayıt unsurlarının doğruluğunun tesvikine ve tespitine ve dahi çalışanların tüm bu işlemleri yaparkenolan samimi yaklaşımlarının tespiti için gereklidir.
Yani hata ve hileleri ortaya çıkarmak ve onları önlemek, caydırıcı etkiler ile baskı oluşturarak,
bir daha bu hata ve hilelere girilmesini önlemektir.
Bunlar denetim standartları olarak tebliğlerde yazar.
Tebliğlerin asıl amacı olarak uygunluk denetimini temel almaktır… Muhasebeci için…
Fakat dikkatlice bakıldığında ise bir sürü hırsızlık oltaları vardır.
Vergi Denetim Kuruluna ait görüşlere göre, Muhasebe kaydını düzgün yapmayıp örtmek abuk/sabuk kayıtları alarak bilançoda farklılık çıkarırsan bunuda yazman gerekiyor..
Yani sen normal yere gidecek kaydı, normal yere gitse vergi çıkarıcakken, üstünü örterek başka hesaba yaparsan, bu muhasebede hileye girer.
Buradan da o kayıtlamayı yapanın sorumluluk yazması gerekir.
Temelinde denilen uygunluk denetimidir aslında. Denetim kanun koyucunun hakkı ve işidir..
Bu işlem yapılırken, ister YMM tasdik olsun İster SMMM olsun, Vergi Denetim Kurulu ‘nu ilgilendirmez. Çünkü denetim emrini veren güç siyasidir..
Son zamanlarda o kadar eleştiri yapılan ve bir muamma olan denetim meselesi, düzene sokulabilmesi için gereken erki yine siyasilerden alması gerekir. Yani kanun koyucular…
Muhatabı Vergi Denetim Kurulu değildir.
Refleks gösterebilmek için odalarımız ve Türmob birlikte hareket ederek, güçlü bir bir birliktelik ile siyasi erki harekete geçirebilmek mümkündür.
Yoksa bahsi edilen sorumluluk pozisyonlarının önü açık kendi içinde bir sürü hırsız oltaları vardır.
Tedbirleri alarak meslek mensuplarını sorumluluk illetinden kurtarmanın yollarına vasıl olmak aceleci bir yaklaşım değildir.Hileye giren her türlü varakanın gerekirse sahte (naylon) veya yanıltıcı belge statüsünde olup olmasının sorgulanması bir şekilde kayıtlamanın kullanılmasına sunulması gerekmektedir.
Tek taraflı olarak sanki devletin muhasebeyi tuzağa düşürebilme adına bu durumu kullanması orantısız ve suça ister istemez ortak etme gayretinden başka bir şey değildir.
Devam edelim irdelemeye…
Bilanço muhsabeye uygun, muhasebede belgeye uygun ve tek düzene uygunsa işlem tamam ve uygunluk denetimi gerçekleşmiş olmaktadır.. Önemli olanın bu uygunlukta belge düzeni nasıl olmalı ve senelerce sorumluluk olgusunun nasıl bir stres ile yük olarak işi yapanı psikolojik yıpranmaya maruz bırakacağını düşünmek bile manidardır.
O halde mutlaka belge düzenine riayet edilerek, gerçek değerler üzerinden ıslak imza ile envanter alınarak dosyaya koymak inceleme ve denetlemeler açısından önem arzetmektedir.
Eskiden İkmalen Tarhiyat cezası azdı..
Gerekçesi kayıtları mükellef veya muhasebecisi ibraz etmekte idi. İkmalen Tarhiyat, Kayıttan çıkan farklılıktı ve Maliye buna fazla önem vermemekte idi.
Fakat şimdilerde hile yaptına getirerek mükellefin suçuna ortak etmektedir.Bilerek ve kasıtlı yaptın diyerek kaçakçılığa bir nevi sokmaktadır. Mükellefin suçuna ortak etmektedir.Bilerek yaptığın için… Halbuki burada kasıt olsa idi defter ve belgeleri ibraz ettiğimiz vakit onların içinden bularak ceza işlemekte iken, bu defa direk hileye alarak denetim amacından cezayı yazmaktalar…
Hırsız oltalarından biri de bu..
Eskiden vergi daireleri bilgi paylaşmıyordu dolayısı ile vergi mahremiyeti vardı. Şimdilerde ise bir çok şekilde bilgi paylaşımı interaktif olarak devlet kurumları içinde dolaşmakta ve isteyanin malum ameline göre eline geçebilmektedir.
Vergi mahremiyetinin daha bir hassas olduğunu varsaydığımız o dönemler içinde Maliye, bir ay önceki borsa gibi değişen bilgileri yani hangi rapor hangi anda yazıldı kim hangi koda girdi bunları YMM Odalarına veriliyordu ve ordan da paylaşılmaktaydı. Bu adam veya bu firma sahte, bu adam veya bu firma sıkıntılı bir şekilde bilinebiliyordu.
Bu adamın veya firmanın fatura cildi kayıtlı değil gibi v.s.bilgiler varken, daha sonra bir kişinin bir program yaparak otomatik tarama ve otomatik yoklama yapılır diye piyasaya rant olarak sunması ile alternatif bir başka yol bulunacağına direk Vergi Dairesinin YMM Odasına verdiği ve YMM Odasında paylaşılan bu bilgi akışı kesildi.
Tekrar aynı hak istenmektedir. Ve fakat itiraz noktasında artık bu hakkın kayıtlamayı yapana da verilmesi zaruri görünmektedir.
Yoksa şu gerçek söz konusu olacaktır;
Kamu Hizmetlisi veya Kamu Görevlisi olmak şartları ele alınırsa durum ne olmalı?
Cezayı alırken hizmetli / görevli diye mi alınmakta?
Mahkemede yemin ediliyor mu?
Yuvarlak mühür veriliyor mu?
Yetki verilmiyorsa, o zaman ifadeyi alacak kim..?
Savunmamı alacak olan kim ?
Ben memursam bir sıkıntı yok…Memursam senin hakkını banada ver ben de bilgiye erişeyim….
Eğer memur değilsem, bilgi erişimim söz konusu olmadığından cezam ayrılsın..
Ve fakat içerden memur olanın aslında hiçbir bilgiye ulaşmak hakkı olmamasına rağmen, o hakkı kendinde görenler meslek mensubuna memuru gibi ceza kesmektedir.
Dolayısı ile uygunluk denetimi esas alınarak bilanço deftere, defter belgeye ve muhasebesine uyumluluk esasına göre bu işlemlere tavassut edilerek işlem yapılmış olur…
Burada önemli olan demek ki, stok, kasa, v.s. gittim sayamadım durumuna göre mükelleften imza almak kaydı ile belgeye dayandırmamız gerekir.. Yazarak dosyaya koymamızda fayda vardır..
Yani envanterini doğru kabul ederek imzalı belgeyi kaşeleyerek almamız gerekir..
Gelir veya kurum beyanları dipnotlardaki durumu yazmak da aynı şeydir.
Ayrıcalıklı olan bir konuya değinmeden geçemeyeceğim.
Çünkü bu hesap diğerlerinden daha bir önem taşımaktadır ve tam bir tuzaktır.
Ortaklardan alacaklar hesabında gösterilen tutarın sadece bir çok değişik cezaya muhatablığı vardır ki, adat hesaplamadıysan kurumlar vergisine matrah farkı,Katma Değer Vergisi, Transfer Fiyatlaması ve kar dağıtımından %15 stopaj ve birde üstüne üstlük bu suçları bir anda işlediğin için tekerrürden %50 zam konulmaktadır.
Bunların yanında, meslek mensubu da, Tek Düzen Hesap Planı ‘na uymadığı, kanun ve kurallara uygun kayıt yapmadığından sorumlu tutulmaktadır.
Vergi Müfettişlerinin yapmış olduğu denetim türü uygunluk denetimi ise, bu gibi denetimlere hazır olmak veya hazırlanmak gereğini ensemizde devamlı hissederek geleceğe yürümek dileği ile…!!!
Selahattin İPEK
SMMM-Bağımsız Denetçi
bdselahattinipek@gmail.com
Kaynak: YMM Mehmet Şahan-Sohbetimizden alıntılar yapılmıştır…
EKMEK PARASINA (HAK)SIZ REKABET (!)
E-devletin gündem de olduğu şu günlerde memurların yapması gereken işleri yapmamız dolayısı ile “ SANAL MEMURLAR “ olarak serbest olma özelliğinden uzaklaşarak, maliye teşkilatının birer neferi olmaktayız. (!)
Pazardaki bir malın alış /satış aşamalarındaki her durumu rekabet unsuru olarak görmek yanlıştır. Rekabet denilenin neresinden anlaşıldığına bağlı…
Hele hele rekabet edilenin kayıtlama ve denetim interlandında meslek ve meslektaş üzerine olması konumunda ise, rekabet mümkün değildir.
Olması hali ise, mesleğin bitirilmesini çabuklaştırır, büyük olanlar kendi nam ve hesabına geçimliğini sağlayanları ortadan kaldırarak, tekelciliğe varacak boyutlarda tehlikeli durumlara yelken açılmasına vesiledir.
Kaliteli bir muhasebenin varlığı artık bir anlamda tükenen mükellef pazarında doğru düzgün ara eleman ve meslektaş yetiştirmekten geçtiği aşikardır. Önüne gelenin muhasebe yaptığı bir meslek dünyada yok. Türkiye istatistiği her ailede en az bir kişinin muhasebeci olduğu ise ne denli yoğun bir meslek mezaliminde olduğumuzu daha iyi anlamış oluruz.
Serbest Muhasebeci Malî Müşavir Olabilmenin Özel Şartları
Madde 5-A) Serbest muhasebeci malî müşavir olabilmek için aşağıdaki özel şartlar aranır.
a) Hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal bilimler dallarında eğitim veren fakülte ve yüksekokullardan veya denkliği Yükseköğretim Kurumunca tasdik edilmiş yabancı yükseköğretim kurumlarından en az lisans seviyesinde mezun olmak veya diğer öğretim kurumlarından lisans seviyesinde mezun olmakla beraber bu fıkrada belirtilen bilim dallarından lisansüstü seviyesinde diploma almış olmak.
yani bu maddeyi aralamak gerekirse, ziraat fakültesinden mezun olan birisi kalkıp işletme iktisat hukuk üzerine yüksek lisans yaparsa mesleğe girmek üzerine gerekli adımları atmaya muvaffak olunur diyor.. Böyle bir şeyin oluyor olması içinde bulunduğumuz ve yaptığımız mesleğin yüz karasıdır ve dahi olacak şey değil..
Bunun da acilen düzeltilmesi gerekir.
Haksız Rekabetin hırsız oltaları çok fazladır.
Ücret üzerinden yazılımın işliyor olması bir nevi eksikliktir.
Ve fakat işini Sizden alan iş sahibi, havuzda eğer meslek mensubundan izin aldığını göstererek kanıtlayamaz ise, havuza idarecilik ile görevli amir kişilerce maliyeden sorgulanması düsturu, iyi kurgulanmış bir pozisyon olarak ele alınmalıdır..
Çünkü Size borcu olduğu halde işini bir şekilde alan iş sahibi, muhakkak dönemi itibari ile gerekli beyanları vermek zorundadır.
Eğer verilmeye devam ediliyorsa havuza bakılarak onay alınmadığı görülürse, suç duyurusu yapılacak ve bu beyanları yapacak meslek mensubu ise yönetmelik gereği cezaya tabi olacaktır.
Defter sayıları haddinden fazla olanlar için 3568 hakkındaki tebliğleri teke düşüren taslaktaki “IV- DÜZENLEDİKLERİ HiZMET VE TASDiK SÖZLEŞMELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ NETİCESİNDE KAPASİTELERİNİN ÜZERİNDE İŞ KABUL ETTİKLERİ YÖNÜNDE KANAAT OLUŞAN MESLEK MENSUPLARINDAN İZAHAT İSTENMESİ VE BU HUSUSTA GEREKLİ İDARİ TEDBİRLERİN ALINMASI” bölümü önemsenerek derhal hayata geçirilmelidir.
Müşteri sınırlaması tahsilatı da hızlı bir şekilde artıracak ve bu sayede meslekte aslında dinamiklik yaratarak daha iyi hizmet verileceğine delalet edilir. Bu sayede 150-200 ve daha fazla defter tutan mükelleflerden adilane bir dağılımı esas alan bir yapı oluşturulursa yeni işe başlayanlarında hak ve hukuku korunarak iş sahibi olmalarına katkı sağlanmış olunur. Tarifenin altına düşmemek veya fiyat kırmamak gibi söylemleri yıllardır işitmekteyiz.
Fiyatı arz ve talep belirliyor. Tüm bunların önüne geçmek için belirli bir mükellef sınırlaması olmazsa olmazdır.Buradan yola çıkarak fiyat tarifesinin en az lümitleri gösterir şekilde yayınlanması mesleğe zarardan ziyade fiyatta alt sınır oluşumunun belirlenmesi açısından önemlilik arz edeceği; üst limitin açık olması ile de kalitatif yeteneğin, hizmetin ücretlendirileceği ortadadır.
Devamlı bahsedilmesine rağmen, haksız rekabet hususunda zamanaşımı konusu hemen hemen işlenmemiştir.
Burada buna biraz değinmekte yarar var…
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 56 ncı maddede yazılı haksız rekabete ilişkin davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 56 ncı maddede yazılı haksız rekabete ilişkin davaları hatırlamak gerekirse ;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespiti
b) Haksız rekabetin men’i
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesi ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhası
d) Kusur varsa zarar ve ziyanın tazmini
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesi
Haksız rekabet fiili aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur.
Netice itibari ile bu konu hakkında o kadar bahse konu sebepler dahilinde feveran etmek şüphesizdir.
Meslek Kararına göre;
MADDE 7 -Meslek mensupları bağlı oldukları odalardan şifre alarak yazılımı kullanmak zorundadır.
Ve yine, Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik gereği olarak Sözleşme Yapılması zorunlu haller 24.Madde de belirlenmiş olup aşağıdaki gibidir…
Madde 24 – Taraflar, mesleki konularda yapılacak işler için sözleşme yapabilirler.
Aşağıdaki çalışma konularında sözleşme yapılması zorunludur.
a) Defter tutmak,
b) Süreklilik arz eden müşavirlik hizmetinde,
c) İnceleme, tahlil ve denetim yapmak ve bunlarla ilgili, rapor ve benzerlerini düzenlemek,
d) Yeminli Mali Müşavirlerin tasdik işlemleri.
Bu kararı buraya almamın sebebi tamamen dikkat çekmek amaçlıdır.
Çünkü yönetmeliğin çıktığı andan itibaren devamlı SMMM üzerine gidilerek,
YMM ‘ler sanki zımni olarak gözardı edilmiş gibidir. Ne yapacaklar ve bu konuda ne düşünmekteler fikir beyanında bulunmamakla beraber, sundukları herhangi bir katkı yok ve hatta gündemlerinde bile yok.
Şunu da adilane belirtmem gerekirse 2013 yılında çıkan yönetmeliğe her nedense bu zamanlarda Şahsımda dahil yazılar yazmak ise manidardır.
Önceleri yazılan, cılız yazıları gözardı edecek olursak, yeni sistemin meslek ve genç meslektaş geleceğine ufuklar açması için eksikliklerin belirlenmesi ve bu sayede düzenlemelerin, yapılanmalara imkan ve fırsatlar oluşturacağına kanaatim vardır.
E-devletin gündem de olduğu şu günlerde memurların yapması gereken işleri yapmamız,
dolayısı ile “ SANAL MEMURLAR “ olarak serbest olma özelliğinden uzaklaşarak,
maliye teşkilatının birer neferi olmaktayız. (!)
Selahattin İPEK
SMMM-Bağımsız Denetçi
bdselahattinipek@gmail.com