Ülkemiz, kendi düzlemi genelinde son yıllarda birçok alanda değişerek gelişmeye yönelik yüzü ile geleceğin parlayan yıldızı olmaya namzettir. Sekteye uğratan manilerden biri dünyanın gelmiş geçmiş en büyük virüs salgınlarından olan COVID-19 vakasını yaşıyor olmamızdır. Elbette küresel sistemin tamamına yaptığı hasardan hareketle, Pandemi kabul edilen bu salgından bizde ülke olarak nasiplenmiş bulunmaktayız. Zaten temeli henüz oluşmaya başlayan bir ekonomik kültürün, bu kaos karşısında yapabileceği fazla da bir şey olmadığı gibi, üretimin dip yaparak karanlığa sürüklenmenin an meselesi olduğunun farkında olmalıyız.

ELEKTRONİK BELGE SİSTEMİNE GEÇİŞİN MİLADI KAOS OLDU 

Şimdiye kadar süreklilik gösteren yaşam standartlarımızın değişime uğraması ile birey merkezli hayatların bulutların(!) üzerinde gezinmesi başkalaşmaya ön ayak olmuştur.

Hali ile Devlet ‘de bundan nasibini alarak, değişime gitmiş ve birçok alanda olduğu gibi, konumuzu ilgilendiren mali ve sosyal güvenlik sisteminde önemli kararlar almıştır.
Elektronik kayıtlamaya geçiş bunların başında gelmektedir. Dünyanın sayılı en iyi internet alt yapısına sahip Devletimiz ‘in bu sebeple tüm bürokrasi ve iş âleminde elektronik belge sistemine adım adım geçişi kolay bir iş değildir. Pandemi döneminde bu çok daha zordur.

Dolayısıyla 01 Temmuz 2020 miladı ile Devlet, vergi alt yapısını kökten değiştiren elektronik belge düzeni ile eş zamanlı olarak iş kazalarının en aza indirgenmesi için geçiş çalışmalarını hızla sürdürürken; var olan yapıya uygulanan yamalar da dâhil, birçok değişikliğe tanıklık etmemize sebep olmaktadır.  Yılda ortalama 1600-1900 arasında olan iş kazalarının önüne geçmek için çıkarılan 6331 sayılı Kanun buna örnektir.

İŞYERLERİNE GETİRİLEN İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI VE İŞYERİ HEKİMİ ZORUNLULUĞU

01 Temmuz 2020 Tarihi aynı zamanda işyerlerinde de çok önemli bir sorumluluğu işveren veya vekiline işaret etmektedir. İşyerlerinde alınacak güvenlik önlemleri ile hem can hem de mal kaybını önleyebilmek adına taraflara, iş kazalarının sonlandırılması için önemli bazı yeni görevler yüklemektedir. Haliyle bu durum daha çok işveren sorumluluğu taşımaktadır.

Dolayısıyla uygulanması uzun zamanlardan bu yana ertelenen Az Tehlikeli iş kolu çalışanları ki, bunlar 10 kişiden az işçi çalıştıran her işletme, aylık işyeri hekimi ve İs Güvenliği Uzmanı hizmetini alarak, yasayı yerine getireceklerdir.

Peki, bu hizmeti alırken nelere dikkat edilmesi gerekiyor?

“6331 sayılı Kanun, kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine uygulanmakla birlikte bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekilleri, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanları kapsar.” Anılan düzenleme kapsamında olmayan yok mu? Diye sorduğunuzu tahmin ediyorum.
Elbette ilgili yasa incelendiği vakit kapsama alanı dışına çıkarılan bazı durumlar var.
Bu sorguya yine Kanun ‘dan alıntı yaparak cevap vereyim;
“Fabrika, bakım merkezi, dikimevi ve benzeri işyerlerindekiler hariç Türk Silahlı Kuvvetleri, genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının faaliyetleri, afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri, ev hizmetleri, çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar ve hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında, iyileştirme kapsamında yapılan iş yurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetlerinde çalışanlar anılan düzenleme kapsamında değildir.”

Şimdi düzenleme kapsamında olmadığı açıkça belirlenmesine rağmen akla takılan önemli olan bir hususun altını çizerek, anlatımıma devam etmek istiyorum. İş âleminde genellikle kafaları meşgul eden ve uygulama alanında belirsiz gibi görünen örümcek sorulardan birine cevap vermeye çalışayım. Nedir bu? Bakalım.
Ev hizmetleri,
Çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi

yapanlar kapsama giriyorlar mı? Kanunun yol göstericiliğinde anlıyoruz ki, düzenleme kapsamında değillerdir.  

Bildiğiniz üzere, 7033 sayılı Torba Kanun ile 633l sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma yükümlülüğü, az tehlikeli işyerlerinde 01.07.2017’den 01.07.2020 ’ye ötelenerek, yürürlüğe girmiştir.

O halde burada 01 Temmuz 2020 tarihinde uygulaması başlayan az tehlikeli işyerleri sınıfına giren tüm işyerlerinde artık işçi sayısına bakılmamasıdır. İşaret edilen tarihte iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin çalıştırılması artık zorunludur. Dikkat edilmesi gerekir.

 İşyeri tehlike sınıflılarına göre İsg profesyonellerinin (işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personeli) asgari çalışma süreleri:

 İSG PROFESYONELLERİ

AZ TEHLİKELİ SINIF İŞYERLERİ İÇİN

TEHLİKELİ SINIF İŞYERLERİ İÇİN

ÇOK TEHLİKELİ SINIF İŞYERLERİ İÇİN

İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI İşçi başına ayda 10 dk. İşçi başına ayda 20 dk. İşçi başına ayda 40 dk.
İŞYERİ HEKİMİ

TAM SÜRELİ İŞYERİ HEKİMİ ÇALIŞTIRMA SINIRI

İşçi başına ayda 5 dk.

2000 İşyeri Çalışan Sayısı

İşçi başına ayda10 dk.

1000 İşyeri Çalışan Sayısı

İşçi başına ayda 15 dk.

750 İşyeri Çalışan Sayısı

DİĞER SAĞLIK PERSONELİ SADECE ÇOK TEHLİKELİ SINIFTA YER ALAN İŞLETMELER İÇİN SAĞLIK PERSONELİ ÇALIŞTIRILMASI ZORUNLUDUR.
10-50 kişi: çalışan başına ayda 10 dk(1.1.2016’da 10 ila 49 çalışanı olan işyerleri çalışan başına ayda en az 10 dakika50-248 kişi: çalışan başına ayda 10 dk(01,01,2016’da 50 ila 249 çalışanı olan işyerleri çalışan başına ayda en az 15 dakika)250 ve üzeri:  çalışan başına ayda 15 dk.(01.01.2016’da 250 ve üzeri çalışanı olan işyerleri çalışan başına ayda en az 20 dakika)

Bu arada hatırlatmakta yarar var; İş Güvenliği Uzmanları TAM SÜRELİ çalıştığı işyeri dışında fazla çalışma yapamazlar.

“Devletimize güveniyoruz, Devletimizin yanındayız.”

Yüce Devletimiz, Pandemi sırasında ve sonrası dünya ile beraber ağır ekonomik yükümlülüğünü en olağan şekli ile yerine getirebilmek gayretinde birçok önlemler almıştır. Vatandaşının yanında el ele vererek tüm bu zorlukların üstesinden gelmeye çalışmış, çalışmaya da devam etmektedir. Elbette Büyük Devletimiz ‘den isteklerimiz her zaman olduğu gibi; milyonlarca çalışanı ve işyerlerini ilgilendiren bu yükümlülük dolayısıyla da olacaktır. İşyerleri için ağır olacak bir yükün, olağan olmayan şartlardan geçtiğimiz şu günlerde, ertelenmesi gerektiğini, iş piyasaları şiddetle talep etmektedir. Makul bir zaman daha ötelenmesi yerinde olacağı gibi, işyerlerinin toparlanma gayretinde zaten yerine getirilemeyecek bir uygulamadan ceza alınması da Mükellef grubunu İdareden uzaklaştırarak maliyetten kurtulabilme adına kayıt dışına yani vergi dışına atacaktır. Ön görülemeyen bir gelecek üzerine cebri icra ile sonuçlanacak uygulamalarda bulunmak, Devlet anlayışı ile bağdaşmaz kanaatindeyim.

Birkaç yıldır ertelenerek uygulamaya geçirilemeyen bu yükümlülüğü yerine getirmeyen veya getiremeyen işyerlerinde, her iş sağlığı ve güvenliği profesyoneli için (işyeri güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi) 11 bin 735 TL idari para cezası söz konusu olacak.
Üstelik aykırılığın devam ettiği her ay için bu idari para cezası uygulanmaya devam edecek.

Ayrıca;

1- İş güvenliği uzmanı ve veya işyeri hekimi görevlendirmeyen işverenlere, görevlendirmediği her bir kişi için 3.516,00 TL, olmak üzere ve aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktarda,

2- Görevlendirdiği kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşların görevlerini yerine getirmeleri amacıyla araç, gereç, mekân ve zaman gibi bütün ihtiyaçlarını karşılamayan işverenlere, 3.516,00 TL tutarında,

3- Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluş tarafından iş sağlığı ve güvenliği koordinasyonu sağlamayan, çalışanların sağlık ve güvenliğini etkilediği bilinen veya etkilenmesi muhtemel konular hakkında, görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşları, başka işyerlerinde çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanları ve bunların işverenlerini bilgilendirmeyen işverenlere, her bir ihlal için ayrı ayrı 3.516,00 TL  tutarında,

İdari para cezası uygulanacaktır.

Sonuç olarak, yukarıda verdiğim idari para cezalarının ne kadar ağır olduğu ortada iken, yapılan bir düzenleme ile isteyen işveren bakanlığın açtığı eğitimler neticesinde alacağı işveren vekilliği sertifikası ile İş Güvenliği Uzmanlığı hizmetini kendi işyeri ile sınırlı olmak üzere üstlenebiliyor. Ki bu durum maliyetleri en aza çekmek adına şüphesiz çok önemli bir unsurdur. Ciddi olarak işverenlerin bu durumu değerlendirmelerini öneririm. İşyeri hekimliği ile ilgili işlemleri de aile hekimleri aracılığıyla alabilirler.

İş kazalarını mümkünse tamamen yok etmeye yönelik ve fakat işverenler için ek maliyetle bir külfete dönüşecek İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uygulanma başlangıcı bir kez daha önceden olduğu gibi ötelenerek, makul bir tarihe uzatılması yerinde ve isabetli olacaktır.
Bu zorunluluğun doğru zamanlama ile yürürlüğe girebilmesi için başta Mali Müşavir ve Yeminli Mali Mali Müşavir Odalarının talepleri neticesinde üst birliğimiz olan TÜRMOB ‘un gerekli çalışmaları yapacağına olan inancım sonsuzdur.

Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirler olarak Ülkemizin geleceği için her türlü fedakârlığa hazır olduğumu(z), geçirdiğimiz süreçte ispatlanmış gerçekliktir.

Mesleğimizi Seviyoruz, TÜRMOB ‘un Yanındayız.

Kaynak:
-633l sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
-01.07.2020 Tarihinden İtibaren Az Tehlikeli İşyerinde
İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi Çalıştırmak Zorunludur_ Ahmet Ağar (muhasebetr.com)

10.07.2020

Bu Yazı Muhasebetr.com Sitesinde Yayınlanmıştır.