EKMEK PARASINA (HAK)SIZ REKABET (!) E-devletin gündem de olduğu şu günlerde memurların yapması gereken işleri yapmamız dolayısı ile “ SANAL MEMURLAR “ olarak serbest olma özelliğinden uzaklaşarak, maliye teşkilatının birer neferi olmaktayız. (!)
Yazıyı paylaş "EKMEK PARASINA (HAK)SIZ REKABET (!) E-devletin gündem de olduğu şu günlerde memurların yapması gereken işleri yapmamız dolayısı ile “ SANAL MEMURLAR “ olarak serbest olma özelliğinden uzaklaşarak, maliye teşkilatının birer neferi olmaktayız. (!)"
Pazardaki bir malın alış /satış aşamalarındaki her durumu rekabet unsuru olarak görmek yanlıştır. Rekabet denilenin neresinden anlaşıldığına bağlı…
Hele hele rekabet edilenin kayıtlama ve denetim interlandında meslek ve meslektaş üzerine olması konumunda ise, rekabet mümkün değildir.
Olması hali ise, mesleğin bitirilmesini çabuklaştırır, büyük olanlar kendi nam ve hesabına geçimliğini sağlayanları ortadan kaldırarak, tekelciliğe varacak boyutlarda tehlikeli durumlara yelken açılmasına vesiledir.
Kaliteli bir muhasebenin varlığı artık bir anlamda tükenen mükellef pazarında doğru düzgün ara eleman ve meslektaş yetiştirmekten geçtiği aşikardır. Önüne gelenin muhasebe yaptığı bir meslek dünyada yok. Türkiye istatistiği her ailede en az bir kişinin muhasebeci olduğu ise ne denli yoğun bir meslek mezaliminde olduğumuzu daha iyi anlamış oluruz.
Serbest Muhasebeci Malî Müşavir Olabilmenin Özel Şartları
Madde 5-A) Serbest muhasebeci malî müşavir olabilmek için aşağıdaki özel şartlar aranır.
a) Hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal bilimler dallarında eğitim veren fakülte ve yüksekokullardan veya denkliği Yükseköğretim Kurumunca tasdik edilmiş yabancı yükseköğretim kurumlarından en az lisans seviyesinde mezun olmak veya diğer öğretim kurumlarından lisans seviyesinde mezun olmakla beraber bu fıkrada belirtilen bilim dallarından lisansüstü seviyesinde diploma almış olmak.
yani bu maddeyi aralamak gerekirse, ziraat fakültesinden mezun olan birisi kalkıp işletme iktisat hukuk üzerine yüksek lisans yaparsa mesleğe girmek üzerine gerekli adımları atmaya muvaffak olunur diyor.. Böyle bir şeyin oluyor olması içinde bulunduğumuz ve yaptığımız mesleğin yüz karasıdır ve dahi olacak şey değil..
Bunun da acilen düzeltilmesi gerekir.
Haksız Rekabetin hırsız oltaları çok fazladır.
Ücret üzerinden yazılımın işliyor olması bir nevi eksikliktir.
Ve fakat işini Sizden alan iş sahibi, havuzda eğer meslek mensubundan izin aldığını göstererek kanıtlayamaz ise, havuza idarecilik ile görevli amir kişilerce maliyeden sorgulanması düsturu, iyi kurgulanmış bir pozisyon olarak ele alınmalıdır..
Çünkü Size borcu olduğu halde işini bir şekilde alan iş sahibi, muhakkak dönemi itibari ile gerekli beyanları vermek zorundadır.
Eğer verilmeye devam ediliyorsa havuza bakılarak onay alınmadığı görülürse, suç duyurusu yapılacak ve bu beyanları yapacak meslek mensubu ise yönetmelik gereği cezaya tabi olacaktır.
Defter sayıları haddinden fazla olanlar için 3568 hakkındaki tebliğleri teke düşüren taslaktaki “IV- DÜZENLEDİKLERİ HiZMET VE TASDiK SÖZLEŞMELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ NETİCESİNDE KAPASİTELERİNİN ÜZERİNDE İŞ KABUL ETTİKLERİ YÖNÜNDE KANAAT OLUŞAN MESLEK MENSUPLARINDAN İZAHAT İSTENMESİ VE BU HUSUSTA GEREKLİ İDARİ TEDBİRLERİN ALINMASI” bölümü önemsenerek derhal hayata geçirilmelidir.
Müşteri sınırlaması tahsilatı da hızlı bir şekilde artıracak ve bu sayede meslekte aslında dinamiklik yaratarak daha iyi hizmet verileceğine delalet edilir. Bu sayede 150-200 ve daha fazla defter tutan mükelleflerden adilane bir dağılımı esas alan bir yapı oluşturulursa yeni işe başlayanlarında hak ve hukuku korunarak iş sahibi olmalarına katkı sağlanmış olunur. Tarifenin altına düşmemek veya fiyat kırmamak gibi söylemleri yıllardır işitmekteyiz.
Fiyatı arz ve talep belirliyor. Tüm bunların önüne geçmek için belirli bir mükellef sınırlaması olmazsa olmazdır.Buradan yola çıkarak fiyat tarifesinin en az lümitleri gösterir şekilde yayınlanması mesleğe zarardan ziyade fiyatta alt sınır oluşumunun belirlenmesi açısından önemlilik arz edeceği; üst limitin açık olması ile de kalitatif yeteneğin, hizmetin ücretlendirileceği ortadadır.
Devamlı bahsedilmesine rağmen, haksız rekabet hususunda zamanaşımı konusu hemen hemen işlenmemiştir.
Burada buna biraz değinmekte yarar var…
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 56 ncı maddede yazılı haksız rekabete ilişkin davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 56 ncı maddede yazılı haksız rekabete ilişkin davaları hatırlamak gerekirse ;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespiti
b) Haksız rekabetin men’i
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesi ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhası
d) Kusur varsa zarar ve ziyanın tazmini
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesi
Haksız rekabet fiili aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur.
Netice itibari ile bu konu hakkında o kadar bahse konu sebepler dahilinde feveran etmek şüphesizdir.
Meslek Kararına göre;
MADDE 7 -Meslek mensupları bağlı oldukları odalardan şifre alarak yazılımı kullanmak zorundadır.
Ve yine, Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik gereği olarak Sözleşme Yapılması zorunlu haller 24.Madde de belirlenmiş olup aşağıdaki gibidir…
Madde 24 – Taraflar, mesleki konularda yapılacak işler için sözleşme yapabilirler.
Aşağıdaki çalışma konularında sözleşme yapılması zorunludur.
a) Defter tutmak,
b) Süreklilik arz eden müşavirlik hizmetinde,
c) İnceleme, tahlil ve denetim yapmak ve bunlarla ilgili, rapor ve benzerlerini düzenlemek,
d) Yeminli Mali Müşavirlerin tasdik işlemleri.
Bu kararı buraya almamın sebebi tamamen dikkat çekmek amaçlıdır.
Çünkü yönetmeliğin çıktığı andan itibaren devamlı SMMM üzerine gidilerek,
YMM ‘ler sanki zımni olarak gözardı edilmiş gibidir. Ne yapacaklar ve bu konuda ne düşünmekteler fikir beyanında bulunmamakla beraber, sundukları herhangi bir katkı yok ve hatta gündemlerinde bile yok.
Şunu da adilane belirtmem gerekirse 2013 yılında çıkan yönetmeliğe her nedense bu zamanlarda Şahsımda dahil yazılar yazmak ise manidardır.
Önceleri yazılan, cılız yazıları gözardı edecek olursak, yeni sistemin meslek ve genç meslektaş geleceğine ufuklar açması için eksikliklerin belirlenmesi ve bu sayede düzenlemelerin, yapılanmalara imkan ve fırsatlar oluşturacağına kanaatim vardır.
E-devletin gündem de olduğu şu günlerde memurların yapması gereken işleri yapmamız dolayısı ile
“ SANAL MEMURLAR “ olarak serbest olma özelliğinden uzaklaşarak, maliye teşkilatının birer neferi olmaktayız. (!)
Selahattin İPEK
SMMM-Bağımsız Denetçi
bdselahattinipek@gmail.com
MALİ MÜŞAVİRİN HAKSIZ REKABETLE MÜCADELESİ !!!
R.G. Tarihi : 13 Aralık 2013 R.G. Sayısı : 28850 TÜRMOB Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğinden; HAKSIZ REKABETLE MÜCADELE YAZILIMININ MESLEK MENSUPLARINCA KULLANILMASI HAKKINDA MECBURİ MESLEK KARARI ile gündeme gelen Haksız Rekabet (HR) Yazılımının fayda ve zararlarını burada yazmaya çalışacağım..
Haksız Rekabet hakkında ele alınması ve bilinmesi gereken 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) madde hükümleri, 54 ‘üncü maddesinden başlayarak 63 ‘üncü Maddesi de dahil düzenlenmektedir.
Bu maddeleri tek tek yorumlamak mümkündür. Ancak bunlardan ikisi yani 56 ve 57. Maddeleri,
haksız rekabetin varlığının tespiti, meni ve ilanına ilişkindir.
Haksız rekabet, iktisadi rekabetin iyi niyet kurallarına aykırı olan aldatıcı davranış veya başkaca suretle her türlü kötüye kullanılmasıdır.
Haksız rekabet, TTK ‘da herkese karşı ileri sürülebilinen mutlak bir hak olarak kabul edilmiş ve ticari iletmeyle ilgili olması koşulu aranmamıştır.
Haksız rekabet durumları TTK nın 57. Maddesinde 10 bent olarak geniş bir biçimde sayılmıştır.
Burada bizleri yine yukardaki madde gibi yakından ilgilendiren bu bent ise, aşağıdaki gibidir…
TTK Madde 57/ b.10 – İş hayatının koşullarına aykırı davranışlar.
“Rakipler hakkında da cari olan kanun, nizamname, mukavele yahut mesleki veya mahalli adetlerle tayin edilmiş bulunan “ iş hayatı şartlarına riayet etmemek. “ “
Haksız rekabetin hukuki vasıflandırmasını yukarda yazmaya çalıştım.
3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Malî Müşavirlik Ve Yeminli Malî Müşavirlik Kanunu ‘nun hantal bir yapıya bürünerek meslek ve meslektaş haklarını koruyabilecek bir yapı oluşturamadığı aşikar ortadadır.
Yapılanma yoksunluğu dolayısı ile meslek mensubunun mükellef karşısında ezilmesi ve itibarsızlaşması, daha da önemlisi asimetrik olamayan bir yönetimin simetrik ve dar bir bakış anlayışı ile yok oluşuna doğru yolculuk etmektedir.
Üst Birlik TÜRMOB ‘un yönetiminde, 90 bin kişilik serbest muhasebeci Mali müşavirleri temsilen 4 kişi varken, 4 bin Yeminli Mali müşaviri 5 kişi temsil ediyor.
Üstelik Birlik başkanı da Yeminli Mali müşavir olmak zorunda.
Buradaki demokrasi ayıbı, açık hukuksuzluk düzeltilmelidir.
Kanaatimce de bu konu, haksız rekabetten daha önceliklidir.
Adaletsiz tutum ve davranışlar eşiğinde haksız rekabet yazılımını gündem ederek sesli, sessz, görsel v.s. yazan, çizen bizler ne kadar kendi etiğimize sahip çıkmaktayız…?
Etik imza etmekle, statükonun bastırdığı işleri yapmakla, haklarımızın korunamayacağı realitesinde yarın SMMM ‘ler ile YMM ‘ler arasındaki didişmeye benzer bir biçimde DENETÇİLER diye bir sorunu da konuşuyor ve yazıyor olmayacak mıyız..?
Ve hatta önümüzdeki Üst Birlik ve Oda seçimlerinde bu önümüzde dağ gibi durmuyor mu…?
Denetçiler, bizleri kimler ve nasıl temsil edecekler diye gruplar, kulisler v.s. yapmayacakalr mı…?
Buyurun kucağınızda yine sorunlar yumağı…
Bu sorunların varlığında defacto olarak, haksız rekabet yazılımı diye bir uygulama dayatılarak yürürlüğe alınmış durumdadır.
Bu haksız rekabet yazılımı, spot bir yaklaşımla düşünüldüğü vakit, bir işe yaramaz gibi görünse de, sonraki zamanlarda mesela 2016 yılı için uygulamanın …şekil ve şartlarına göre olmak kaydı ile… derinliğinde olumlama yaparak analiz edip, eksikleri giderirsek, meslek ve meslektaşa yararlı olacak iyi niyetli bir adımdır.
Sözleşme düzenlemenin takvim yılından dönem pozisyonuna geçmesi olumlu bir yaklaşımdır.
Tahsilat sorununu çözmeye yönelik başarısı tartışılır..
Tabii ki tahsilat poziyonundan yola çıkacak olursak, meslek mensuplarının önemli sorunlarından biri de sözleşmenin feshi durumudur.
Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik (ÇUEHY),
“Sözleşmenin Feshi
Madde26-Taraflar haklı nedenlerle veya karşılıklı rızaları ile aralarındaki sözleşmeyi her zaman feshedebilirler. Bu takdirde alınmış olan defter ve belgeler bir ay içinde devir teslim tutanağı düzenlenmek suretiyle sahiplerine geri verilir. Devir teslim gerçekleşmediği takdirde durum meslek mensubu tarafından odaya bildirilir.
Tarafların tazminat hakları genel hukuk kurallarına tabidir.
Ücretin ödenmemesi ve meslek mensubuna tevdi edilen belgelerin sağlıklı ve güvenilir olmaması fesihde meslek mensubunun haklı gerekçesidir. ”
En çok tartışılan,genellik arzeden bu durum veçhile şöyledir…
Fesih de meslek mensubunun haklı gerekçeleri, ücretin mükellef tarafından ödenmemesi ve meslek mensubuna tevdi edilen belgelerin sağlıklı ve güvenilir olmamasına bağlıdır.
Buradan yola çıkarak haksız rekabeti ortaya çıkarmaya çalışalım..
Haklı nedenlerle sözleşme karşılıklı rıza ile bitirilrken, mükellefe defter ve belgelerinin otuz gün içinde devir ve teslim tutanağı düzenlenerek teslim edlmesi şarttır.
“ SERBEST MUHASEBECİLİK, SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK DİSİPLİN YÖNETMELİĞİ (31.10. 2000 tarih ve 24216 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)(Değişiklik, 27. 09. 2007 tarih ve 26656 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.Yürürlük: 27. 09. 2007)
UYARMA CEZASIMadde 5- Uyarma cezası aşağıdaki durumlarda uygulanır:
a) (27.09.2007 tarih ve 26656 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen bent; Yürürlük: 27.09.2007) Müşterilerin işlerine karşı, kayıtsız ve ilgisiz kalınması, müşterilerle mesleki konularda yapılacak sözleşme hükümlerine aykırı davranılması, sözleşmenin taraflarca fesh edilmesi hâlinde, iş sahibinin defter ve belgelerinin otuz gün içinde devir ve teslim tutanağı düzenleyerek teslim edilmemesi (Devir ve teslim işleminin gerçekleşemediğinin meslek mensubu tarafından Odaya bildirilmesi durumu hariç.), “
HaksızRekabet veya daha da açık olacaksa haksız neden diye bir ibare, ÇUEHY 26.madde de yok farkındaysanız.Haklı Nedenlerle diye var…
Mükellefin her türlü durumda bu fiili kullanarak, sözleşmeyi feshetme gibi bir demoklesin kılıcını elinde bulundururken, boyunu posunu artık beğenmiyorum gibi salak / saçma nedenleri haklı neden gibi göstererek meslek mensubuna zarar verebilir.Vermekte hatta…
Bu aşamada işte meslek mensubu sorgulayarak kusurunun ne olduğunu bilmek hakkını kullanmalı.
İşleri zamanında yapılmıyor mu? Zamanında beyan etmemekle ceza mı yedi?
Bilgileri mi ifşa etti? İstenilen finansal tablo ve analizleri mi yapmadı? V.s.
Eğer ki bu ve bunlara benzer hiçbir kabahati ve kusuru yoksa işte orda HAKSIZ NEDEN ortaya çıkarak, hukuki sürece zemin hazırlanmış olur..Meslek mensubu defter ve belgeleri de teslim etmek zorunda değildir.Taa ki muacceliyet kesbeden bedeli meslek mensubu alana kadar.
Mahkeme etme hakkı saklıdır ve aksi durumda kullanılmalıdır.
Çünkü sözleşme takvim yılı ise buradaki mağduriyetin giderilmesi gerekmektedir.
Yoruma çok açık olan disiplin yönetmeliği Madde 5/a ise burada ceza koyamaz.
Bakın 26.maddeye suç tanımı var mı? Yok.. Çünkü haksız rekabetin olduğu yerde disiplin cezası da olmaz..Yanı meslek mensubunun acık bir kusuru sözkonusu değilse, müşteri yıl içerisinde sözleşmenizi tek taraflı olarak feshediyorsa bunun adı Haksız Rekabettir. Mevzuat ve TTK ‘da yukarda açıkladığım üzere aynı yönde..
Bu koşullar altında HR ile sözleşme feshinde defter ve belgelerin teslim edilmesi sorumluluğu meslek mensubuna yüklenemez. Çünkü genel hukuk kurallarından doğan HAPİS HAKKI hükümleri yürürlüktedir. Tazminat hakkı doğar !
Bilvesile burada başka bir mevzu ise Maliye Bakanlığı tarafıdır.
Mükellef her an Vergi Dairesine ben müşavirim ile sözleşmemi feshettim diye bir dilekçe ile başvurursa ekranı meslek mensubuna kapatılarak yeni sözleşme yapılan meslek mensubuna iş tevdi edilmekte..Henüz muhakeme evresi bitmeden ve sözleşmesi bitirilen meslek mensubunun alacağı var / yok dahi sorulmadan ve kusuru olup olmadığı dahi sorgulanmayan biçimde ekmeği elinden alınmaktadır.Haksız Rekabet Yazılımının önümüzdeki zamanlarda Gelir İdaresi Başkanlığı dataları ile havuz oluşturması gerekmektedir. Meslek mensubuna mükellefin borcu veya neden, niçin sorgulamalarının yapılması gerektiği kaçınılmazdır. Bu çalışmanın ön görüşmelerinin yapıldığını ve iyiye gidişlerin olduğu haberlerini de buradan paylaşmak isterim.
Önümüzde duran 1136 sayılı KAMU KURUMU NİTELİĞİNDEKİ MESLEK KURULUŞLARI (KKNMK) baroların yapı ve uygulamaları örnek alınarak, daha iyi bir hiyerarşik oluşum yapılabilir. Bir alıntı ile açıklamak gerekirse,
“Avukat, avukatlık ücreti ile yaptığı harcamalar ödenmedikçe, dosyayı teslim etmekle mükellef değildir.” Ayrıca, avukatın hapis hakkı ve avukatlık ücretinin ülümünden sonra bile mirasçılarına geçmesi.Veya muvafakatı olmadan, iş sahibi kimseye avukatlık işini veremiyor gibi … Dikkat ederseniz her şey yerli yerinde.Ortada sorun yok yani..
Haksız Rekabet ile alakalı yazılım ve HAKSIZ REKABETLE MÜCADELE YAZILIMININ MESLEK MENSUPLARINCA KULLANILMASI HAKKINDA MECBURİ MESLEK KARARI ‘nda pek de yer almayan iki konuyu da ayrıca paylaşmak gerekirse, haksız rekabetin ne boyutlarda bir sorun olduğunu tahayyül etmiş oluruz.
– Meslek mensubu belli bir ücret karşılığı belgesini meslek ehliyeti olmayan kimselere kiraya vermesi yani muvazaalı büro çalıştırma,
– Meslek mensubunun yanında çalışan elemana mükkellef bulma karşılığında ücret ödemeden çalıştırması ve şifrelerini kullanmaya müsaade etmesi,
Danıştay Kararı İle İptal Edilen 22.Madde ‘nin yönetmelikte iptal edilen hükümleri yasaların arkasından dolanarak Haksız Rekabet yazılımı ile meslekdaşı baskı altına almak da cabası…
“Bu Meslek Kararı ve hali ile yazılımın başarısı kullanılmaya başlandığı andan itibaren uygulanması ve meslek mensuplarının sahiplenmesi ölçüsünde olacaktır.”
Bekleyip göreceğiz…
Selahattin İPEK
SMMM-Bağımsız Denetçi
bdselahattinipek@gmail.com
Kaynak:
-Türk Ticaret Kanunu
-1136 Sayılı Kanun
-Haksız Rekabetin Tespiti DAVA – T.C. …. 2.Asliye Ticaret Mahkemesi
2012/1 Esas Karar No:2014/39
–Haksız Rekabetle Mücadele Yazılımının Meslek Mensuplarınca
Kullanılması Hakkında Mecburi Meslek Kara
-Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Ve Yeminli Mali Müşavirlerin
Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik
-Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Ve Yeminli Mali
Müşavirlik Disiplin Yönetmeliği
-Savaş YILDIZ-SMMM/BD
ANGARYALARIN BİRİNDEN KURTULMUŞKEN..!!!
Mükellef Bilgileri Bildirimi, Verşi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 413)’nin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair 444 sıra nolu Tebliğ ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Bundan sonra gelir İdaresi Başkanlığına Mükellef bilgileri bildirimi verilmeyecektir.
Tam meslek ve meslektaş adına, yanlış olan bir uygulamanın kaldırılması haberi ile, belli belirsiz sevinç çığlıkları atarken, 3568 SAYILI SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU UYGULAMA GENEL TEBLİĞİ TASLAĞI HAZIRLANDI.
Mükellef Bilşileri Bildirimi Resmi Şazete de yayınlanmadan bir kaç saat öncesinde (16-01-15 18:08) az yukardaki adı şeçen *.pdf formatındaki yaklaşık 115 sayfalık TASLAK yayınlandı..
Sessiz sedasız yayınlayarak “ kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez “ sözündeki angarya olarak ifade edilen bir basit uygulama kaldırılarak, yerine asıl muhasebe camiasını vesayet altına itecek olan tebliğin ayak seslerini verdiler.
Daha önce meslek yasamızdan çıkarıldı diye bildiğimiz Serbest Muhasebeci (SM) unvan olarak şeri mi dönüyor sorşusunu yapmadan şeçemedim.Uzunca olan bu taslak yazısında özellikle tanım ve kısalmalar kısmında yer alması dikkat çekici..
Diğer bir konu ise, kayıtlamayı yapacak olan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM), keskin hatları ile Yeminli Mali Müşavir (YMM) ‘in alt bir memuru gibi vesayet altına girmiş durumdadır.
*** IV- YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERCE YAPILACAK DENETİM VE DENETİMİN NİTELİĞİ
Yeminli mali müşavirler, sözleşme imzaladıkları mükelleflerin veresiye müteallik bütün işlemlerini sürekli olarak denetleyeceklerdir. Yeminli mali müşavirlerce tasdik edilecek yıllık gelir ya da kurumlar vergisi beyannamesi ile ilşkili defter ve belgeler üzerinde yapılacak denetim, cari denetim şeklinde olacaktır. Yıl içinde yapılacak bu denetimlerde, mükellef tarafından yapılan hataların anında düzeltilmesi esastır. Vergi mevzuatına aykırı hususların mükellef tarafından düzeltilmemesi halinde, bu aykırılıklar ve karşıt inceleme sırasında nezdinde karşıt inceleme yapılan mükellefle ilşili olarak da, karşıt incelemeye konu olayla sınırlı olmak üzere tespit edilen vergi mevzuatına aykırı hususlar yeminli mali müşavirler tarafından tasdik raporlarında belirtilecektir.
TAM TASDİK SÖZLEŞMESİ DÜZENLENEN MÜKELLEFLERİN HESAPLARININ İLİŞKİLİ YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERCE İNCELENMESİ SIRASINDA, ÖNCEKİ AYLARA AİT HATALI İŞLEMLERİN TESPİT EDİLMESİ HALİNDE, BU HATALI İŞLEMLER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERCE DÜZELTTİRİLECEKTİR. BU DÜZELTMELER, KATMA DEĞER VERŞİSİ YA DA MUHTASAR BEYANNAMELERDE DE BİR DÜZELTMEYİ GEREKTİRİYORSA, YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERİN DÜZENLEYECEKLERİ BİR RAPOR EKİNDE VERİLECEK DÜZELTME BEYANNAMELERİ (PİŞMANLIKLA VERİLECEKLER DAHİL), VERGİ DAİRELERİNCE İNCELEMEYE GÖNDERİLMEYECEK VE DÜZELTMELER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR RAPORU DOĞRULTUSUNDA YERİNE GETİRİLECEKTİR. YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER, BU TEBLİĞLE VERİLEN TAM TASDİK YETKİSİ İLE İLŞİLİ OLARAK SÖZLEŞME YAPTIKLARI MÜKELLEFLERİN, 213 SAYILI VUK’A ŞÖRE TUTULMASI VE İBRAZI ZORUNLU OLAN;
– TÜM DEFTER, KAYIT VE BELGELERİNİ İNCELEMEK,
– TASDİK İŞLEMİNİ İLİŞKİLENDİREN TÜM BİLGİLERİ YÖNETİCİ, DENETÇİ VE DİĞER İLİŞKİLİLERDEN İSTEMEK,
YETKİSİNİ HAİZDİRLER.
Kamu idare ve müesseseleri, yeminli mali müşavirlerin tasdik konusu ile sınırlı olmak üzere isteyeceği bilşileri vermekle yükümlüdürler. Gerekli bilgiler yazı ile istenecek ve yazıda tasdik konusu ile ilşili husus ve sözleşme içeriği belirtilecektir.
Yeminli mali müşavirler, rapor düzenleyecekleri veya beyannamelerini tasdik edecekleri mükelleflerin işlemleriyle sınırlı olmak üzere, karşıt inceleme yapabilirler. Başka oda çevrelerindeki karşıt incelemeler, ücret yönetmeliğindeki usul ve esaslar çerçevesinde ücreti ödenmek kaydıyla, o odaya mensup yeminli mali müşavirlere yaptırılabilir. ***
Zaten maliye vesayetinde olan meslek, en azından bir kısmını alıntıladığım taslak bölümünde de görüldüğü gibi bu defa maliye eli ile tam tasdik denilen bir vergi denetim uygulaması yolu ile YMM ‘lerin yetkilerinin çoğaltılarak ve hatta denetçi den dahi bilgi ve belge isteyebilir konumuna yükseltmiştir.
SM / SMMM imza yetkileri ve sorumlulukları ile maliyeye bilgi verme gibi bir bir çok konu ile beraber aerosol tasdik raporu v.s.
Uygulama birliğinin sağlanması açısından bazı yeni açıklamalara ve düzenlemelere de yer verilerek tek tebliğ taslağı hazırlanmış, yayınlanmayı beklemektedir.
Ayrıntılara dikkat ederek, basit gibi görünen işlemlerin aslında bir YMM düzleminde
SM / SMMM ‘yi kayıt yapan olarak ara elemana çevirmiş olduğunu görmek mümkün.
Gelecek çok kısa zamanda bilgi ve belgeleri kayıtlayanlar ile bağımsız denetimin kalacağını ummak artık bu tebliğ ile başka bahara kalmış gibi görünüyor..
Kayıt yapan ve denetleyenin, gerektiğinde YMM ‘ye hizmet eden olacağını öngörmek ise çok zor değil..
Selahattin İPEK
SMMM – Bağımsız Denetçi
bdselahattinipek@gmail.com
(H)İÇLENMELER
Sayın Meslektaşlarım,
Aşağıda bir dönmeli yazıyı (!) tarafınızla paylaşmak istiyorum..
SMMM’ si olmayan firmalara YMM ‘lerin tam tasdik yapması yasakken yargıya taşınarak ” sulandırılan ” pozisyonu;
” Muhasebe organizasyonu denetime elverişli olan firmaların YMM tam tasdik sözleşmelesi yapması halinde ayrıca SMMM mecburi değildir.” şekline dönüştürüldüğü çok yıllardır bilinen bir 3568 zaafıdır.
Nitekim oportünist (!) yaklaşımlar ile takdire şayan bir menfaat birlikteliğinde, kendi çıkarlarına aykırı bir durumu kritik ederek, katlettikleri muhasebe sistemini yine kendilerine göre uyarlamaya çalışmaktadırlar.
Bu defa kendilerinin yargı yolu ile aldıkları aracaılık sözleşmesi ile beyan gönderebilme hakkının, aynı şekilde 25 Aralık 2014 KGK Kurul Kararı ile SMMM Bağımsız Denetçi ‘lere de verilmiş olması.
Bir nevi bir kanunsuzluk durumunun, diğer bir kanunsuzluk durumu ile savılması…!!!
Şimdi yargıyı da arkalarına alarak, sulandırırken sesleri çıkmayan ve firmaları SMMM ‘siz bırakan bu camia, ayıp ettik diyerek, KGK Kurul Kararı ‘n dan dönmeli diyor.Güler misin ? Ağlar mısın ?
Bu kadar bariz bir haksızlık yıllardır SMMM ‘ye reva görülürken, diledikleri gibi tam tasdik uydurmaca bir pozisyon ile meslektaşımın iflahını kurutan, iliğini emenler, şimdi bir başka açıdan BAĞIMSIZ DENETÇİLİK forsunda (!) eşitlendikleri vakit, gerçeği görür oldular.
Halbuki, kanunun kanunsuzluğunda bilinmesi gereken “Atın ölümü itin bayramı olur ” gerçeğinde aynı gemide batarken, VIP ile EKONOMİK sınıfın biribirine üstünlüğünün olmadığıdır. Meslek mensuplarının ister SMMM ve isterse YMM olarak malumun arsızlığında (!) kötü niyetli kayıt dışılara karşı durmaları şarttır.
Aslolan 3568 ‘in ilk yıllarında olduğu gibi, SMMM ‘si olmayan firmaya, tam tasdik sözleşmesi yapılamaz doğrusudur.
Hatta tam tasdik kaldırılarak, görevin Bağımsız Denetimin zorunlu hale getirilip, Bağımsız Denetçilere verilmesi öngörülmelidir.
Dolayısı ile, bağımsız denetimin tam bağımsız hale gelebilmesi, rüyamızda göreceğimiz bir realite ise, o zaman hemen acilen, o rüyaları gerçekleştirebilmek için uyanmamız gerekmektedir.
Hakkımızı alabilmek için işte tam da bu aşamada, ışığı doğru yere tutarak, gölgelerimizden kurtulmamız lazım.
Boşu boşuna (H)İÇLENME ‘NİN ANLAMI YOK
” Anayasa`nın 10. Maddesi :
Kanun önünde Eşitlik
Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. ”
Bu maddeye daha doğru düzgün girmdik bile..!!!
Saygılarımla
Selahattin İPEK
SMMM-Bağımsız denetçi
bdselahattinipek@gmail.com
Yukardaki yazımıza temel teşkil eden yazı aşağıdadır..
*** KGK Kararından Dönmeli
3568 sayılı kanun uygulamaları gereği bilanço esasında defter tutan işletmelerin SMMM’leri olmak zorundadır. Bu işletmelerin beyannameleri e-beyan sorumluluk sözleşmesi ile yine SMM’ lerin vermesi zorunludur. Bu işletmelerin beyannamelerini naracılık sözleşmeleriyle gönderilmesi mevzuat açısından mümkün değildir.
Ancak benim de katılmadığım sulandırılmış bir istisnası var şöyleki;
Konuya ilişkin tarihsel süreci kısaca özetlemede yarar var. 3568 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği dönemlerde kural olarak SMMM’ si olmayan firmalara YMM’lerin tam tasdik yapması yasaktı. İşin doğasına uygun olanı da buydu ve ben hala aynı kanaati taşıyorum. Sonra bu konu yargıya taşındı ve olay şu şekle dönüştü. Bana göre sulandırıldı.
” Muhasebe organizasyonu denetime elverişli olan firmaların YMM tam tasdik sözleşmelesi yapması halinde ayrıca SMMM mecburi değildir.” denildi.
Bu uygulama işi yörüngesinden kaydırmakla kalmayıp, gerçek anlamda YMM hizmeti vermeye çalışan meslektaşların işlerini zorlaştırdı. SMMM’ lere de ayıp oldu.
Oysa bağımlı yada bağımsız muhakkak surette SMMM’si olmayan firmaların YMM tam tasdik sözleşmesi yapması doğru değildir. Bu uygulama değişmelidir.
Elektronik ortamda beyan vermeye sıra gelince; SMMM si olmayan YMM tam tasdik sözleşmeli firmalar. YMM Tam Tasdik Sözleşmeleriyle vergi dairesine müracaat ederek kendi adlarına şifre alarak beyannamelerini verdiler. Bu uygulama halen bu şekilde devam etmektedir. (Tabi arada başka şekilde yaparak saçmalayanlar da yok değil.)
Gelelim KGK nın 25.12.2014 tarih 55037611-050-01-04 (04/01) nolu Kurul Kararı’na
Söz konusu karar aşağıdadır.
” 25/12/2014 tarih ve 55037611-641-495 sayılı müzekkerenin incelenmesi üzerine, Maliye Bakanlığı tarafından 340 ve 405 Seri Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile mükelleflerin vergi beyannameleri, bildirim ve eklerini elektronik ortamda göndermelerine imkan tanınmış meslek mensuplarından “aralarında hizmet sözleşmesi bulunmayan, münferit talepte bulunan müşterileriyle Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi” akdetmiş olanların aynı şirketin bağımsız denetimini yapmaları, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile ilgili mevzuat kapsamında değerlendirilmiş olup:
(a)Bağımsız Denetimini üstlendiği mükellef şirket ile aralarında başkaca hizmet sözleşmesi bulunmaması, defterlerinin tutulması, finansal tablolarının hazırlanması gibi mesleki hizmetlerin verilmemesi,
(b)Münferit talepte bulunan müşterileriyle mevzuatında öngörülen şekilde aracılık sözleşmesi akdetmiş bulunması,
şartıyla, yetki verilmiş olan meslek mensuplarının “Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi”ne istinaden sadece vergi beyannamelerinin elektronik ortamda gönderilmesine aracılık edilmesinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 400 üncü maddesi çerçevesinde denetimle bağdaşmayan işler kapsamında olmadığına,
karar verilmiştir.”
KGK, bu kararı mevzuatın hangi dayanaklarına göre verdiğini ben anlamış değilim. Bu karar mevzuata, işin doğasına aykırı; son derece tehlikeli ve isabetsiz olmuştur. şöyle ki;
1.Bu karar bağımsız denetimin ruhuna, amacına ve mevzuatına aykırıdır. Bağımsız denetçi bir firmanın beyannamelerini neden versin. Beyannamesini vermeyi beceremeyen firmanın bağımsız denetimi nasıl yapılır.
2. Bağımsız denetçiler daha bismillah denetim tecrübesi yaşamadan, bu kararla denetimi yapılan firmanın defterinin bağımsız denetçi tarafından tutulmasının yolu zimnen açmış olur..
3. Bu hususun büyük denetim firmaları için yapıldığını biliyorum. Ancak o çaptaki firmaların gizli gizli defter tutma uygulamalarından bir an önce vazgeçmeleri gerekiyor keza her türlü ayıp oluyor.
Toplumlar, topluluklar yazılmış ve yazılmamış yerleşmiş kurallarla yönetilir.
Bilinen bazı ülkelerin Anayasaları dahi yazılı değil.
Benim ülkemde de yazılı kurallar kişilerin isteklerine göre yönlendiriliyor. Bu kimseye fayda getirmez.
Umarım KGK’nın sayın yöneticileri bu karardan vazgeçer.
Saygılarımla
Tarih: 02.01.2015
Yunus DOĞRU
Yeminli Mali Müşavir
Kaynak: MuhasebeTR ***
YMM ‘NİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİNDE HİÇ OLUYORUZ !!!
Meslek camiasında zaten yönetenlere karşı bir adalet inancının bulunduğu söylenemez.
Bir çok defalar yapılan uygulamalara yönelik, hakkaniyet kuralları çerçevesinden uzak, bir takım alınan veya alınmayan kararlar mevcudiyetini muhafaza etmektedir.
Zamanında, 3568 sayılı yasayı ve o yasa ile kurulan birlik ve odaları, vesayet altına sokanlardan, kazanılmış hakların nerelere uçtuğunu sorgulamamız gerekir.
Kazanılmış haklar kavramına, genişletilmiş kapsamı ile baktığımız vakit, her türlü SMMM hak ve özgürlüklerini ve hatta sosyal politikaları, kapsadığını görmek mümkündür.
Üzüntüsüne, sevincine,sağlığına, yasına v.s. paylaşım ve katkıda bulunamayan bir yönetim faciasından, olağan kanun ve tebliğ ve sirkü veya yönerge veya her ne ise devletin vesayetini kullanma isteğinde her seferinde dumura uğramış isek kusura bakmayın bunda defaaten ” yönetin bizi “ mührünü verenler olarak bizlerde suçluyuz.Çünkü her türlü *.izm hareketi klinik olarak düşünüldüğü vakit güzeldir aslında. Ve fakat bizdeki demokrasilerde öyle bir hırs var ki seçmenin oy pusulasını kullanacağı mekanın , en güzel lojistik yerlerinin, tutulabilme kavgası ve sonrasında ise tarafların badygardları güvenliği sağlayarak rüzgar estirdikleri için kimse hür iradesinde oy kullanamıyor.Grup kararları doğrultusunda yancı oylar ile gerçekten meslek ve meslektaş adına çalışacaklar başımıza gelememektedir.
Akıl okuyarak bu akılları avuçlarına alanlar, kendine yakın olanları uç ve üst noktada kayırarak meslek kurumlarını ötekileşme düzlemine sokmuşlardır.
Her türlü kapalı kapılar ardından yapılan ve üzerimize salınan salmaları daha yeni yeni bir şekilde ağızdan kaçırmalar veya var olanın paylaşımındaki tersliklerle veya hakikaten idealist olanların deklare etmesi ile öğreniyoruz..
Öğrendikçe de şeffaf olunması gerçeğinde zorlamaya başlıyoruz.
YMM ‘lerin SMMM ‘leri kendilerine taşeron ettiği bir sistem haline dönüşürken sesi kısık olanların yapacakları tek şey varsa o da durumu kabullenerek zafiyet içinde olduklarının altını imza edip yorgunlukların da emekliliklerini yaşamaktır.
Ya yoksa tüketici yasasında bile yer almayan ve dahi 2008 de kanun tasarısı olarak meclise gönderilen bağımsız denetim aşamalarının en son halkasında üyelerini perişan eden bir zihniyet tabi ki aşağıya almış bulunduğum Sayın Başkanın birliğe yazdığı ” 2014/32 sayılı “Sigorta Acentelerinin Şube Açma İle İlgili Kurallara Uyumu Konusunda Sektör Duyurusuna Ek Sektör Duyurusu” hakkında. “ konulu hak arama dilekçesine kadar varmış bulunmaktadır.
Diğer tarafta ise bir araya gelemeyen sevgili meslektaş grubu, hala egolarının şişkinliğinde, klavye başında don kişot olup da ve aynada aslana (!) bakarken, aslında, her kötü gidişin müsebbibi oldukalrının ” farkındalığında ” değiller..
Sadece bu konu ile YMM onayı değil, daha bir çok konuda SMMM ‘ler yok farzedilerek onayları kabul edilmemektedir.
Yakında Basel III kriterlerinin sert uygulamaları finans çevrelerinde uygulamaya alınırken bankaların kredi verirken istemiş olduğu tüm belgelerde de YMM onayı istenir mi ?
Basel YMM ‘yi tanımaz ve bilmez.Ama bizimkiler bir yolunu bularak mutlaka üstadlarına bir arpalık da buradan çıkarırlar..
” Dolayısı ile de toplumda saygınlığı olmayan, herkesin bizim mesleğimizi yaptığı bir ne idüğü belirsiz mesleği yapanlar olarak, devam edip HİÇBİR ŞEY oluruz.
Sonuç mu TÜRMOB’ da artık HİÇ SAYILIYOR, yok olmuş bir tek kendi farkında değil..
Tıpkı Tüketici Konseyi 5.madde de olduğu gibi…
660 Sayılı KHK ‘de olduğu gibi..
Ve “2014/32 sayılı “Sigorta Acentelerinin Şube Açma İle İlgili Kurallara Uyumu
Konusunda Sektör Duyurusuna Ek Sektör Duyurusu” ‘n da olduğu gibi..
Saygılarımla…
Selahattin İPEK
SMMM-Bağımsız Denetçi
bdselahattinipek@gmail.com
YA HEP YA HİÇ DEMEDEN ÖNCE !!!
SAYIN İSMMMO BAŞKANI ‘NIN
” SMMM’LERİN HAKLARINI GASP ETMEYİN. ” mottosundaki duyurusu aşağıda alıntılanmıştır..
*********************************************************
İstanbul, 23.12.2014
Sayı : 38331
TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER
VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ
YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI’NA
ANKARA
KONU : 2014/32 sayılı “Sigorta Acentelerinin Şube Açma İle İlgili Kurallara Uyumu
Konusunda Sektör Duyurusuna Ek Sektör Duyurusu” hakkında.
İLGİ : Hazine Müsteşarlığı’nın 16.12.2014 tarih 38138 sayılı yazı ve ekleri.
Hazine Müsteşarlığı tarafından, 16.12.2014 tarihinde 2014/32 sayılı “Sigorta Acentelerinin Şube Açma İle İlgili Kurallara Uyumu Konusunda Sektör Duyurusuna Ek Sektör Duyurusu” yayımlanarak ilgili kurum ve kuruluşlara gönderilmiştir.
2014/32 sayılı Sektör Duyurusunda; şube şeklinde teşkilatlanmaya devam etmek isteyen acentelerin gerekli bilgi ve belgeler ile Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü’ne elektronik ortamda müracaat etmelerinin gerektiği ayrıca, onay alan acentelerin faaliyetleri ile ilgili olarak üç ayda bir, Müsteşarlıkça talep edilecek mali tabloları hazırlayacakları belirtilmiştir. Duyurunun devamında; ekte yer alan (Ek-1, 2 ve 3) bilgi ve belgelerin temin edilerek Müsteşarlığa başvuru yapılması gerektiği ve son başvuru tarihinin 01.02.2015 olduğu belirtilmiştir.
Duyuru Ek-1 a- bendinde; “Mevcut yıl için bilanço (Ek-2) ve gelir tablosu (Ek-3) (Yeminli Mali Müşavir Onaylı) denilerek, Ek-2’de yer alan Acente Bilançosu ile Ek-3’te yer alan Acente Gelir Tablosu Yeminli Mali Müşavir Onaylı istenmiştir.
Sektör Duyurusundan; Ek-2’de yer alan Acente Bilançosu ile Ek-3’te yer alan Acente Gelir Tablosunun hem SMMM hem YMM’lerce hazırlanmasının mümkün olduğu, ancak onaylanma işleminin Yeminli Mali Müşavirlerce yerine getirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Sektör Duyurusunda, bilanço ve gelir tablosunun onaylanması şeklinde YMM’lere verilen bu görev, 3568 sayılı Kanun, SMMM Odaları Yönetmeliği ve SMMM’ler ile YMM’lerin Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik maddeleriyle, hem SMMM’lere hem de YMM’lere birlikte verilmişken, Sektör Duyurusunda SMMM’lere değinilmemesi açık hukuka aykırılık teşkil etmektedir.
SMMM ile YMM’lerin tabi oldukları 3568 sayılı Yasa’nın mesleğin konusunu düzenleyen 2.maddesinde açık ve net olarak belirtildiği üzere; “Muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işletmecilik, muhasebe, finans, mali mevzuat ve bunların uygulamaları ile ilgili işlerini düzenlemek veya bu konularda müşavirlik yapmak, belgelerine dayanılarak, inceleme, tahlil, denetim yapmak, mali tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tahkim, bilirkişilik ve benzeri işleri yapmak” hem SMMM’lerin hem de YMM’lerin görevleri kapsamına girmektedir.
Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 18. ve 19.maddesi ile SMMM Odaları Yönetmeliği’nin 32.maddesinde de aynı şekilde düzenleme yapılmıştır.
SMMM ve YMM’lerin Çalışma Usul ve Esaslarını düzenleyen Yönetmelik’in “Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ile Yeminli Mali Müşavirlerin Yapacakları Denetimlerle İlgili Çalışma Usul ve Esasları” başlıklı 3.Bölümünde yer alan 50.maddesinde SMMM ile YMM’lerin yapacakları denetim faaliyetleri de ayrıntılı olarak belirtilmiş, aynı Yönetmeliğin 55.maddesinde de; “Meslek mensubu, kurum ve kuruluşların mali tablolarında yer alan; varlık, kaynak, gelir ve giderlerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının ve kayıtlara doğru geçirilip geçirilmediğinin tespiti için gerekli bilgi ve belgeleri toplamak ve değerlendirmek amacı ile, Muhasebe denetimi, Bilanço denetimi, Gelir tablosunun denetimi, Vergi Denetimi, Tabloların mali analizleri, Bilançoların muhasebe kayıtlarına uygunluğunun kontrolü, Bilanço kalemlerinin standart şekle uygunluğunun kontrolü, Dönem sonuçlarının yıllık beyannameye intikalinin mevzuata uygunluğunun kontrolü’nü yapacakları belirtilmiştir. SMMM’lerle YMM’lere verilen tüm bu yetkilerde; işletmenin büyüklüğü, mali değeri gibi herhangi bir ayırım da yapılmamıştır.
SMMM’ler yaptıkları tüm bu işlemlerde kaşe ve imzalarını da kullanmakta, yapılan işlemlerin doğru ve güvenilir olduğunu onaylamaktadırlar.
3568 sayılı Kanunun 2.maddesinde de belirtildiği üzere; YMM’lerin SMMM’lerden tek farkı, Kanunun 12.maddesinde belirtilen tasdik işlerini yapmaktır. YMM’lerin, 3568 sayılı Kanunun 12.maddesinde belirtilen tasdik yetkilerinin ise, 2014/32 sayılı Sektör Duyurusunda YMM’lere verilen görevlerle hiç bir ilgisi bulunmamaktadır. Zira, 2014/32 sayılı Sektör Duyurusunda; YMM’lerin, 3568sayılı Kanunun 12.maddesi ile kendilerine verilen tasdik yetkisini gerektirecek hiçbir düzenleme yapılmamıştır.
3568 sayılı Kanun ve Yönetmeliklerle her iki meslek mensubuna eşit derecede tanınan görev ve yetkiler, hiçbir kurum, kuruluş ve/veya kişi tarafından tek taraflı uygulanamaz, sadece bir tarafın görevi olduğu gibi yansıtılarak diğer meslek mensubunun hak ve görevlerinin ihlal edilmesi, görev alanlarının daraltılmaya çalışılması gibi bir duruma sebebiyet verilemez.
2014/32 sayılı Sektör Duyurusu ekinde yer alan bilanço ve gelir tablosunun SMMM ve YMM’ler tarafından hazırlanması mümkün iken, YMM’lerin özel yetkisi dahilinde yer alan bir görev olmadığı halde bilanço ve gelir tablosunun YMM’lerce onaylanmasının istenmesi, açıkça hukuka aykırı olduğu gibi; 3568 sayılı Yasa ve Yönetmelikler uyarınca yetki almış SMMM’lerin hak ve menfaatinin ihlali sonucunu doğurmakta, bu kimselerin haklarını, eşitlik, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette göz ardı ederek Anayasa’ya, hukuk devleti ilkelerine de aykırılık teşkil etmektedir. Bu yönü ile toplumdaki adalet inancını da zedelediği, yasayla kazanılmış hakların ihlal edildiği izahtan varestedir.
Tüm ülke çapında faaliyette bulunan ve 77 yerde bulunan SMMM Odasından birine kayıtlı olarak faaliyet gösteren yaklaşık 73.000 SMMM’nin bir kenara bırakılması ve SMMM’lerin de yapabileceği salt bu iş için 8 ilde bulunan YMM Odasına kayıtlı yaklaşık 4.000 YMM’in görevlendirilmesi adalet, hakkaniyet, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile de bağdaşmamaktadır.
Yukarıda izah ettiğimiz nedenlerle söz konusu işlerin SMMM’lerinde yetkisi dahilinde olduğunun ve mali tabloların SMMM’ler tarafından da onaylanmasının sağlanması için,başta Hazine Müşteşarlığı olmak üzere ilgili Kurum ve Kuruluşlar nezdinde gerekli girişimlerde bulunulmasını ve dava dahil yasal haklarımızın korunmasını talep ederiz.
Ayrıca bu görüşümüz doğrultusunda Oda İSMMMO olarak da yasal haklarımızı kullanmak üzere gerekli girişimlerde bulunacağımızın bilinmesini isteriz.
Saygılarımızla.
Dr. Yahya ARIKAN
Başkan
DENETİM ALANINDA BİREYSELLİK İKİLEMİ…
Meslektaşlarım da çok iyi bilirler ki, özellikle şahsım olarak toplana-dağıla muhabbetini seven biri değilim.. Paylaşım ve yazılarımdan da çıkarımınızla üzerine fokuslandığımız bir pozisyonun hemen kararlarını alarak bir ne idüğü belirsizlikten kurtularak harekete geçen örgütlü bir devinimi isterim..
Klavye silahşörü olan kerameti kendinden menkul insanlar bu duvarlarda veya her bir tarafta yazar ve çizerler.Ve fakat iş pratiğe döküldüğü vakit kırk takla ile kaygan zemin de kaypaklık ederler.Hatta moderatör oldukları face sayfalarından dahi Sizi silerler..Yazıktır, günahtır.Akıl okumaya çalıştıkça yanlış yaptığımızın farkında değiliz.Bu sebeple, doğru yolculuğa yanınızda devamlı küsen ile değil Sizi anlayanlar ile yüreğinize hükmedenler ile çıkmanız lazım.
Meslek ve meslektaş aşkı ile yanan her rengin her insanda olan farklı durumu ile bilinirliğin olduğu, gerçek manada kırık camlar teoremi gibi sosyolojik ve tasarım boşluklarına hayır diyecekleri bulmak kolay olmuyor..Menfaat çakışmalarında silik tiplerin ne kadar egolarını parlatma gayretlerini iğrenç bir filmi izler gibi izliyorsunuz.
Birilerine veya bir yerlere bağlı değilsen onların gözünde yoksun..
Tüm bunların örgütlü toplum için varlıklarını kabül etseniz dahi, yaklaştıkça, örgütlü toplum faslının tıpkı üst bezirganlara hizmet olduğunu farkederek far yemiş tavşana dönüşüyorsunuz.
Mesela bir dernek var biz şucu değiliz dedikçe aslında ne kadar ocu olduğunu görüyorsunuz..Kimse ne başkanını tanır ve nede icraatı vardır.Ama vardır.Boşluk doldurulur ana hizmet ise siyasi gruba ithaf edilir..Bunun gibi aşikarları da cabası..
Ben farklıyım derseniz yalnız savaşcı gibi ne kadar savaşabilirseniz o kadar la kalmaktasınız.Yanınıza gelmeleri için bile, korkuların algısında mücadele etmek ve şahlandırmak gayretine enerjiniz gitmekte..
Tüm bu fasılların ardından tekrar denetim alanına dönecek olursak;
bireysel denetimin realite olan gölgesinde, asıl bu denetim şeklinin neden vazgeçilemediği gerçeğine bakalım..
Anadoluluk kavramının içine doğru eğildikçe, ataerkil bir yapı ve sonra feodolite düzeni hasılı hülasa birlik anlamında az olsunda benim olsun anlayışında bireyciliğin yattığını görürsünüz..
Ortaklığı bilmeyen bir bireye ekip ruhunu aşılamak ve onu şirketleşme sürecine alarak, güçlü sermayeli denetim şirketleri kurdurtmak çok zordur..Dolayısı ile bu algının değiştirilmesi ve yeni jenerasyonun bu konulara eğilerek evrilmesi için gereken bir dizi eğitim ve dahi öğretim çalışmalarını yapmak gerekir.Yani sınavı hedef alan bir eğitim politikası yerine geleceğin aydınlık yüzünü oluşturacak ve örümceklerin temizlenerek berrak güneşe doğru yürüyen toplum anlayışına yönelik, milli politika odaklı çalışmalara serfiraz etmemiz muhakkak ki şarttır.
Bil vesile bilinmesi gereken, AB yönergeleri ve tüm düzenleyici kanun ve tebliğlerde v.s. bir kişinin en az 20 metrekare de çalışma standardı varken ve en az bir denetim şirketin de 6 kişilik ekibin istihdam edileceği yer belirlenirken bireysel denetimi hangi akla izan savunur insan?
Tam tasdik veya o veya şu şekilde olsun YMM nerden böyle bir çıkarım ile kapsamında olan firmaya denetim yapabilir ki..Kayıtlamayı yapmadığı için..Peki kayıtlamayı bilmeyen biri sırf tablolarla denetim yaptığını nasıl izah edebilirsinz.Dolayısı ile bir çok büyük yolsuzlukta mahkeme edilmiş kamuya mal olan davaların denetimi (tam tasdik) YMM kontrolünde değilmiy di..Biri birilerini kollayarak birbirlei içinde iş paslayıp da kanunu delerek her türlü denetlemeyi ve tam tasdik v.s. işler yapılıyor.
Yani bu uyanıklar menfaatler bir olduğunda ekip olabilmeyi öğrenmişler.Öyle değil mi?
O zaman tam da zamanı değil mi şu çağrının,
Sözleşmelerini by pass ederek “defter tutma hizmetleri hariç” ” müşavir hizmeti ” verilecek diye sözleşmeleri düzenleyin sevgili meslektaşlar..
Cesaretle düzenleyin ama..Muhasebesi tutulmayan bir ekonomiye nasıl ders verilir inadında düzenleyin..
Bakın neler olacak..Şimdi tahayyül edin..
Kayıtlamanın da denetlemesini yapan bir denetim de ucube uydurma olan bir kamuoyundan gelenlere icat edilmiş sözüm ona bir meslek nasıl yerlere yatar..(!)Tahayyül edin..
Kendi aralarında dahi SMMM ‘den gelen YMM ‘lere nasıl bir bakış açısı ile yaklaştıklarını hepimiz bilmekteyiz.Küçük görme, aşağılma, itibarsızlaşıtrma ve dahi 6 bacaklı tarifi ile doğru tanım yaparak yazıyorum böcek gibi görme..
Kaldırılması gereken bir oluşum, YMM..Ve fakat dikkat edin SMMM ‘lerde hiç suç yok mu?
Sınava girerek bu YMM ‘liğe taşeron olan da biz değilmiyiz..
YMM distopyasına karşı ne yaptık Allah aşkınıza ???
Sürç-i lisan etmedim,içimden geleni yazdım..
Varın sağlıcakla kalın..
Selam,Saygı ve Sevgi ile..
Selahattin İPEK
SMMM-Bağımsız Denetçi
bdselahattinipek@gmail.com
HANTALLIĞIN BELGESİNE BAKIN…(!)
12/05/2008 Tarihinde ” Türkiye Denetim Standartları ve Kamu Gözetim Kurumu Kanunu Tasarısı ” , TBMM ‘ye sunulana kadar, bir çok evreden geçerek, en üst imzalar atılarak Meclis ‘e kanunlaşmak üzere gönderilmiştir.
Ve fakat kanunlaşmadı malum…
2005 ‘te yayınlanan meşhur ROSC raporu burda aynen geçiyor.
Bir şeylerin yerinden oynaması gerektiği, daha nasıl haber edilebilir.Davulla,zurnanın sesi uzaklardan hoş gelir lakin yakınlaştıkça kulağı delercesine rahatsız olursunuz..Davul da,zurna da uykuyu bölmemiş belli..
Yine uyuduk..
Aziz Nesin ‘in “ Öyle güzel uyuyordun ki ülkem, uyandırmaya kıyamadım! “ diyen siyasi erk, Türmob ‘un bu konudaki bir şey yapamazlığından bıkarak, bir gecede ve son dakikalarda olmak üzere, artık yeter diyerek 660 Sayılı KHK ile, Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu ‘nu kurmuştur.
Tersini bilen varsa beri gelsin..
Hantalllığın belgesine bir kez daha bakın..(!) Aşağıda linkini veriyorum..
Ne yazmak istediğim anlaşılacaktır…
Geldiğimiz bugün de, geçmişte gerekenleri yapmış olsaydık, bu kadar belirsizlikte bir kaos ortamı olmayacak ve meslektaş üst birliğinin denetime olan yolculuğunda yer alacaktı..
Kanun Tasarısı 24. Maddeyi dikkatle okumanızı öneririm..
TÜRMOB’a ayrı bir parantez açılmış ancak TÜRMOB kendisine verilen bu görev ve sorumluluğu ne hikmetse elinin tersi ile itmiş olsa gerek ki, bu yetki de elinden alınmıştır.*
Daha doğrusu, bu işi kotarabilecek dinamiklik ve evrilmeye müsait yapıları olmadığından mahalle liginden AB veya Dünya düzlemine çıkabilecek tutarlıkta işlerin üzerine gidemeyerek abondone oldular..
Halbuki, 2002 krizinden sonra, 2008 de dünya için bir milattı.Mortgage ve İzlanda v.s. çökerken ve daha öncesinde var olan sox ve sukuk yasalarına rağmen bu tasarıya sahip çıkmamak, kamuoyu oluşturmamak akli değil yine fikrimce.
Sonrasında yazılan senaryolar ise spekülatif piyasayı başka pencerelere yönlendirerek, canbaza bak yaptırmaktır..
Türmob Başkanı, genellikle düzenlenen seminer ve toplantı v.s.’lerde soru / cevap bölümlerinde yaptığı ve altını çizerek “kayıtlara geçsin ” dediği ültimatom konuşmalar gibi yazmak gerekir mi bilemem ama işte bu hantallığın altını kalınca çizerek diyorum ki,kapalı kayıtlar da var kamuoyuna yansıtılmayan bu tasarı belgeyi internet sanal dünyasında “ kayıtlara geçirmiş bulunmaktayız..
Şimdi soruyorum;
-12/05/2008 tarihinden önce Türmob, odalara bir üst yazı ile yazarak, görüş sormuş mudur?*
– Bu tasarıdan zamanında,Türkiyedeki Mali Müşavir oda başkanlarının haberi var mı?
-2008 ‘lerde asıl “ kayıtlara geçmiş “ bu kanun tasarısı, hazırlanıp, meclise olan yolculuğuna kadar
TÜRMOB ‘u ele geçiren YMM ‘ler ne yaptı?*
Meslek üst birlik örgütü olarak sizler iş işten geçip de bir gecede hak mahrumiyetine düşerek, farkındalığınıza (!) yeni mi öğrenerek uyandınız..?
Hasılı hülasa, denetimin bağımsızlığında buluşmanın sancılarını çekmek, üyelerinin boynuna borç olmuştur.
Görünen o ki, artık Kral Çıplak !!!
Saygılarımla..
Selahattin İPEK
SMMM-Bağımsız Denetçi
bdselahattinipek@gmail.com
* Alıntı
12/5/2008 Tarihinde kararlaştırılan “Türkiye Denetim Standartları ve Kamu Gözetimi Kurumu Kanunu Tasarısı ” ile gerekçesi ektedir…
Denetçilerin “Sır” Saklama Yükümlülüğü
Türk Ticaret Kanunu (TTK) ‘nun revize edilerek yeni hali ile hayatın tüm yönlerini ele alan bir etkinlik kazanması sağlanmıştır.Özellikle ticari hayatta yapılan düzenlemeler neticesi onlarca yıldır var olan Ticaret Kanunu uygulamalarını bir kenara bırakarak yeni dünya düzenine uyumluluk kapsamına almaya çalışmıştır.
Bu uyumlaştırmalara hali ile şirketler düzleminden bakıldığında denetim olgusunu ve tabi denetçi variyetinin önemli bir yer kapladığını görmek mümkün olmaktadır.
Amaç ve kapsama alanı olarak ülke geleceğinin temel taşı, yolsuzluk ve kayıt dışılığa karşı kayıtlanma halinin, hile ve şaibe ortamından uzaklaşarak doğru ve dürüst toplumlarda, geleceğe yükselerek ilerlemektir.
Bu vesile ile ticari bir unsurun tarafsız ve gerçek doğrular yanında şirket ortakları ve şirketle ilgili üçüncü kişlerin doğru bir biçimde hak ve hukuklarının korunması tam da denetimin konusunu oluşturmaktadır.Bu denli vahim bir konunun uygulayıcısı konumunda olan denetçinin sorumluluğu , TTk ‘da denetimden beklenen neticenin sağlanması açısından önemli düzenlemeler getirmiştir.
14 Şubat 2011 tarihli 27846 sayılı Resmi Gazete ‘de yayınlanan TTK ‘da “denetçilerin sır saklamadan doğan sorumluluğu(404)”, “denetçinin sorumluluğu (554)” ve sorumluluğun birden çok kişiyi kapsaması halinde “teselsül ve başvuru (557)” başlıklar ile maddler halinde yer almıştır.
TTK 404’üncü madde denetçilerin sır saklama sorumluluğunu ihlal etmeleri halinde, 554’üncü madde ise 404’üncü maddesinin dışında uygulanacaktır.Sorumluluk kusur ilkesine bağlanmış bulunmakla beraber kusuru da iddia eden ispatlamak durumundadır.
404. Madde ile düzenlenen sorumlulukla, 554’üncü maddede yer alan sorumluluğu karıştırmamak gerekmektedir.
Burada TTK ‘ da denetçinin sorumluluğu daha çok Alman sistemi mi veya İsviçre Sistemi mi “N.Ayşe Odman Boztosun‘ un” yapmış olduğu analizde de görüleceği üzere bu iki 404.Madde ile 554.Madde ‘nin çakıştığı yerleri veya karışıklıklara neden olabileceği lafzının revize edilmesinde yarar olacağı kanaatini taşımaktayım.
Ya yoksa davacı olan şirket veya pay sahiplerine veya şirket alacaklılarına karşı iki madde kapsamına giren sorumluluk dışı eylemlerden birini seçmek zorunda kalmaları gerekecektir.
Şartları varsa teselsüle ilişkin 557 nci madde uygulanır.
Yazı başılığına geri dönecek olursak,
“Sır” ile denetleme faaliyeti sırasında öğrenilen bilgiler anlaşılır. Sorumluluğun şartı sırrın kullanılmasıdır. Ancak sorumluluk için kullanma sonucunda bir yarar/menfaat elde edilmiş olması şart değildir. Sırrın izinle kullanılması sorumluluğu ortadan kaldırır.
Buna göre denetçiler ve bunların yardımcıları ve bağımsız denetleme kuruluşları ve temsilcileri yapmakla yükümlü oldukları denetimi dürüst ve tarafsız bir şekilde yerine getirmek ve sır saklamak zorundadırlar.
İzinsiz olarak kullanamadıkları gibi, kasten veya ihmal ile yükümlerini ihlal edenler şirkete ve zarar verdikleri takdirde bağlı şirketlere karşı sorumludurlar.
Zarar veren kişi birden fazla ise sorumluluk müteselsildir.
Bu hükmün yerine getirilmesinde ihmali bulunan kişiler hakkında, verdikleri zarar sebebiyle, her bir denetim için yüzbin Türk Lirasına, pay senetleri borsada işlem gören anonim şirketlerde ise üçyüzbin Türk Lirasına kadar tazminata hükmedilebilir. İhmalleriyle zarara sebebiyet veren kişilere ilişkin bu sınırlama denetime birden çok kişinin katılmış veya birden çok sorumluluk doğurucu eylemin gerçekleştirilmiş olması hâlinde uygulandığı gibi, katılanlardan bazılarının kasıtlı hareket etmiş olmaları durumunda da geçerlidir. Denetçinin bir bağımsız denetleme kuruluşu olması hâlinde sır saklama sorumluluğu bu kurumun yönetim kurulunu ve üyelerini ve çalışanlarını da kapsayacaktır.
Bu hükümlerden doğan tazmin yükümü sözleşme ile ne kaldırılabilir ne de daraltılabilir.
Denetçinin bu maddeden doğan sorumluluğuna ilişkin istemler rapor tarihinden başlayarak beş yılda zamanaşımına uğrar. Ancak, fiil suç oluşturup da Türk Ceza Kanununa göre süresi daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da o zamanaşımı uygulanır. Ceza mevzuatının, suç ihbarına ilişkin hükümleri saklıdır.
Denetçilerin oldukça geniş bir yelpaze halinde düzenlenen sorumlulukları ve buna karşı yapılan sorumluluk açıklarında karşılaşacakları durumlar ve alacakları cezai müeyyideler oldukça ağır ve bir o kadar da Demoklesin Kılıcı gibi denetçinin veya denetim kuruluşunun başında sallanmaktadır.
Dolayısı ile sorulması gereken soru belki bu kadar ağırlaştırılmış bir sorumluluk sinsilesine karşı şimdilerde çoğunluğun farkında bile olmayan bağımsız denetçi bulunabilecek mi?
Senelik çok düşük ücretler karşılığında çok küçük ölçekli firmaların bile ticari sır ve/veya denetimden doğan sır kapsamında değerleneceği üzere, diğer büyük firmalarla aynı suça verilen aynı cezada dahi haksızlık olacağı aşikarken borçlar ve ceza hukukunda revizeye gidilmesinde fayda vardır
Ortada bu kadar bağımsız (!) denetçi varken riski üzerine alacak cesur yürekleri nerden bulacağız..?
Selahattin İPEK
SMMM – Bağımsız Denetçi
bdselahattinipek@gmail.com
Kaynak:
– 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu
– N. Ayşe ODMAN BOZTOSUN, ”Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Denetçinin Sorumluluğu,
Alman Sistemi mi, İsviçre Sistemi mi?”
– Ekrem Öncü-YMM, Yeni TTK’da Denetçinin Sorumluluğu
“MINT” Yeni Devler
Doğu cephesinde epey zamandan beri bazı değerlerin değişimi dünyaya ekonomik yön tayin eder oldu. Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)’nün güçlenmesi ve buna paralel olarak Rusya Ve Çin arasındaki petrol ve enerji antlaşmaları ile yine Çin ve Hindistan arasındaki büyük antlaşmalar neticesinde Batı gözünü bu bölgeye çevirerek kıymetli bir geleceğin uyanışına varmışlardır.
Bilişim ve teknoloji devrini sanayi ve imalat sektöründen devralan Batı, dolayısı ile terk ettiği üretim tandansını doğu blokuna bırakarak bir anlamda uzay teknolojisine ulaşırken bir anlamda da rantiyeci bir sınıf modeli yaratmıştır.
Tam da bu aşamada geleceğin korkulu rüyası “savaş,kıtlık,salgın ve ölüm” realitesine doğru gidildiğinin bilincinde gezegeni keşfe çıkarak bu gerçeği yok etme arayışına girmişlerdir.
Olumlu veya olumsuz seyreden AB ekonomileri, küresel gelişmelerin kendi ülkelerindeki ekonomik toparlanma için de risk oluşturduğunu vurgulayarak, Euro Bölgesi’ndeki yavaşlamanın etkilerinin şimdiden imalat ve ihracatta görüldüğünü kaydederler. Dolayısı ile rekebatçi özelliklerini sağlayarak, ticaret dengesini geliştirmek farkındalığını bir kez daha hatırlamışlardır.
Bu sebeple resesyonunun kıyısında bocalayan EURO BÖLGESİ yüksek işsizlik, azalan büyüme, fiyatların düşmesi yönündeki reel riskle birlikte, gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerindeki yavaşlık, salgın, çatışmalar sürerken küresel ticaret görüşmelerinin gecikmesi istikrarsızlık ve belirsizliğin “tehlikeli sahnesine katkı yapıyor.”
Çin ‘i çevreleyerek Rusya vesayetinden uzak tutmaya çalışan ABD ‘nin ve AB ‘nin, stagflasyon dönemine girmesi bu arzularını başaramaz noktasına getirmiştir.Türkiye de işsizlik oranının yine yeniden çift haneye çıkması bunun en tabi göstergelerinden biridir.Lakin hakkını yememek lazım ki sınırlarının ötesinden resmi 1.7 milyon, resmi olmayan ise 2.0 milyon göçmen ile uğraşmak da işin bir başka cephesini oluşturmaktadır.
G-20 dönem başkanlığı ve Orta Vadeli Programlar ve Antartika da 29.devlet olarak laboratuar kurma girişimleri gibi bilimsel çalışmalar ve bilişim,teknoloji alanındaki inovasyon çalışmaları, askeri mühimmat alanındaki gelişmeler,yollar,köprüler,tekstil,turizm v.s. v.s. çalışmalar ışığında;
Goldman Sachs’ın eski Portföy Yönetimi Başkanı İngiliz Ekonomist Jim O’Neill, Türkiye’nin, Meksika, Endonezya, Nijerya’nın da “MINT” içerisinde, “yeni devler” arasında yer aldığını kaydetmiştir.
Türkiye’de Batılı bir anlayışla işleri yürütme arzusu ile İslam’ın bileşiminden ve Türk siyasetinden kaynaklanan tamamen bu ülkeye has zorluklar mevcut.
Genel olarak ise yolsuzlukla mücadele ,enerji politikalarının doğru analiz edilerek belirlenmesi ve yine kendi ekonomik-siyasi klüplerini oluşturulması, en mühim öncelikler olarak öne çıkıyor.
Bu başlatılan büyük girişimler uygulanabilirse büyüme oranları gözle görülür ölçüde artabilir.
Ve fakat MINT ülkeleri dünyanın en büyük 10 ekonomisine katılabilir mı?” sorusuna O’Neill, “Evet, öyle düşünüyorum ama 30 yılı alabilir” cevabını veriyor.
Kaynak:
Dünya : ‘Kur savaşına Çin’de katılabilir’
David Cameron : Birleşik Krallık,Başbakan
Jim O’Neill :Ekonomist
DENETİM DE (YAŞ) SORUN !!!
Bağımsız Denetimi ticari bir sektör olarak ele alıp bu mesleği icra edenler ile meslek arasındaki köprüyü doğru kurmakta fayda vardır.
Son zamanlarda çok tartışılır olması ise Türkiye interlandında yeni doğan ve uyanışlara sebep olan bir mesleğin doğum sancılarında geleceğe yol almak için sonuçları dikkatle analiz ederek büyütmeye çalışmamız gerekir.Meslek midir değil midir diye herhangi bir kısır döngü içine saplanmadan bu yazıda meslek olarak ana temayı oluşturacaktır.Bu vesile ile meslek ve meslektaş kavramlarında yükselerek içerik oluşturacağım..
10 Nisan 1984 tarihinde kabul edilen 84/253/ECC sayılı 8. Yönerge ile; Avrupa Birliği,Denetim yetkilerinin tanınması için IFAC (Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu) ve FEE (Avrupa Muhasebeciler Birliği) nezdinde gerekli çalışmaları yapmış ve taraflarına aktarmıştır.
2006/43/EC Sayı ile revize edilen Avrupa Birliği 8.direktifi,muhasebe raporları üzerinde yasal açıdan denetim yapan denetçilerin sorumlulukları ve mesleki standartlarıyla ilgili olup;amacı, yasal denetçi olarak çalışan kişilerin gereksinimlerinin karşılanması ve Avrupa Birliğine üye ülkelerde denetime ilişkin düzenlemelerin sağlanmasıdır.
Tam da bu nokatada denetim mesleğinin kendi halinde zahiri olan yani görmezden gelinemeyen tarafı ile asıl ortaya konularak,açığa çıkarılması gereken ve söylenmesi gereken yanlarının ele alınarak irdelenmesi gerekir.Bir anlamda mükellef ve muhabbet ilişkisinin vukuu bulmasıdır.
Çıkarım şu, Bağımsız Denetim mesleğinin olmazsa olmazı olan kanun,tebliğ,yönetmelik v.s. ile bu mesleği icra edecek olan meslektaşların seyri sefer halleri bir realite olarak ele alındığında gerçek istatistiğin gençlere doğru kaydığını ve bu münasebetle genç beyinleri mesleğe taşıyarak asimetrik düşünce tarzını eğitim olarak vermeliyiz.
Temel meslek yasasının çıktığını varsayarsak farklı kavramları özellikle belirtilmiş ve lafzını açıkça yansıtmış olduğunu düşünelim.Yasaların deyimsel/sözel anlamı dikkatlice yorumlanmalı ve paralel mevzuat ile olan analitik bağlantı ve etkiler özenle değerlendirilmelidir. Hukuk güvenliği, kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir.
Denetim meslek kanununda olası belirtilen mesleğin konusunun yeniden ve açıkça düzenlenmemesi halinde mesleğe yeni girişlerde, ruhsatlandırmada engeller ve tıkanıklıklar yaşanacaktır.
Aksi takdirde normlar hiyerarşisine aykırılık, hangi kanunların özel hangilerinin genel olduğu, önceki kanun hükümlerinin sonraki kanun hükümleri ile ortadan kaldırılacağına yönelik hukuksal tartışmalar sürekli gündemde olacaktır.
Bu vesile ile denetim genç, dinamik, araştıran, okuyan, analitik düşünen, kendini geliştiren kişilerin ve meslek mensuplarının uğraşı konusudur.
Standartları yorumlama ve denetim komitelerinin tebliğ ve açıklamaları yayımlandığında binlerce sahifelik doküman/set oluşacaktır. Diğer paralel mevzuatın/düzenlemelerin izlenmesi, sürekli eğitimlere katılma, kısa sürede yenilenen bilgilere, gelişime açık olma ciddi bir bilgi ve enerji gerektirir.
Tüm bunların 45-70 yaş aralığına ulaşmış meslek yorgunu kişilerle başarılması çok kolay değildir.
Realite ortada iken denetçi dengesi genç adayların mesleğe girişinin zorlaştırılmış ve engellenmiş olmasından ticari bir sektör olarak denetimin ne kadar sağlıklı olamayacağına delalet eder.
3568 SAYILI SERBEST MUHASEBECİ MALÎ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALÎ MÜŞAVİRLİK KANUNU ile bir anda üzerine inşa edilen mali müşavirlik mesleği devamlı iktidar yorgunu idareler ile yıllara yenik düşmüş ve hantallaşan yapının revize edilmesi şart olmuştur.
Bu yapılanmanın eksik ve yanlış olan bölümlerinden dersler alınarak BAĞIMSIZ DENETİM KANUNU ‘nun çıkarılması gerekmektedir.Düzenleme yapılmadığı vakit Bireysel denetimin varlığından en fazla YMM ‘lerin karlı çıkacağı aşikardır.
İş bu durum vesilesi ile haksız rekabete uğrayacak SMMM ‘ler bir an evvel kendilerini de filtrelemek sureti ile baskıcı gücünü kullanarak kurumsallaşmaya evrilmeleri şarttır.
Çatı birliğimiz TÜRMOB ‘da olduğu gibi 5/4 haksızlığının ancak kurulması planlanan Bağımsız Denetçiler Odalarının her il de ayrı ayrı oluşması ne YMM ve ne de SMMM ayrımına sebep/sonuç vermeden DENETÇİ ünvanını öne çıkarıp unvan karmaşasına son verir.
Bu vesile ile bireysel denetim gerçek ve gerekçelerini gözardı etmek yerine hukuksal bir temel yapıya oturtarak en az zararı göze almak lazım gelir.
Geçiş süreci olan bu zor durumda, kurumsal kimlikleri konuşanların dahi yazı ve çizilerinde ve söylevlerinde,her daim bireysel denetim geçmektedir.O halde köşedeki tuhafiye dükkanının nasıl bir ekonomik olgu içinde büyük riskleri yoksa,sınırlı denetime en az hacimli firmaları vermek hayra alamettir.
Ya yoksa ahkam kesmenin kimseye bir yararı olmadığından yaklaşık iki yıldır bir şeyler yaptıklarını sananların yine elleri boş kalacak ve sadece monolog yapacaklardır.
Bir vesile mükellef durumunu göremeyenler , bir yerlerde hep bir Bekci Murtaza oldugunu dusunur ve olmasını isterler.
Muhabbet ise ilerlemektir.O halde ileri gidebilmek için genç kuşakları önümüzdeki o kadar da uzun olmayan süreçte eğitim sürgitlerinde hazırlayarak az seviyeli meslek ve meslektaş siyasetinde buluşmamız lazım.
Ya yoksa bir sürüngen edasında belki ilerleyebiliriz ve fakat bir kuşun kanadında hem ilerleyip ve hemde yükselemeyiz.
Muhabbet ile…
Selahattin İPEK
SMMM-Bağımsız Denetçi
bdselahattinipek@gmail.com
Kaynak:
Ö.Tuğrul İnançer
Selahattin İpek-Bağımsız Denetim Nedir? Gelişimi hakkında hatırlatmalar
F.Şafak Soykan-Smmm /Bağımsız Denetim ve Sorunlar – Dünya